Bir Yanı Yazı, Bir Yanı Tura, Bir Yanıyla da YASEMİN MORİ…
Serin bir Ankara akşamında bir araya geldiğimiz Yasemin Mori’ye “Aslında bir konu var” dedik; şarkı sözlerinin satır aralarındaki Mori’den, müziğinden ve biraz da Ankara’ya dair konuşarak “Hiç’e varamasak da heplerden” bahsettik…
En baştan başlayacak olursak, çocukluğunuzda müzikle ilişkiniz nasıldı? Kimleri dinleyerek büyüdünüz? Yasemin Mori için olmazsa olmaz müzisyenler kimlerdi?
Müzik tüylerimi ürpertiyordu... Gözle görebildiğimiz alemin dışında tamamen tinsel başka bir diyarın oluşu, müzikle sesle ilk tanıştığım günden beri algımın sınırlarını genişleten bir şey. Havada titreşen ve görünmez bir biçimsel değerle kapılar açan yegane olaysa müzik; ben onun için ne yapabilirim?
Mori soyadının hikâyesi nedir, sizden dinleyebilir miyiz? Sizin için ne anlam ifade ediyor?
“Mori” basitçe kız çocuğu anlamına geliyor. Kız çocuğu ruhu benim için çok önemli çünkü çok büyük bir merak, kara gözlülük, sürekli değişkenlik ve arayışla ilgili bir durumu ifade ediyor. Balkan kökenli bir kelime, bizimkiler oralardan göç etmiş bu da bana köklerimi hatırlatıyor… Sadece o topraklarda olan kökleri de değil “kök” çok derin bir kelime ve sahip olduğumuz en önemli bilgi kaynağı. Japoncada orman demek. O anlamını da çok seviyorum…
Yaptığınız müziği nasıl tanımlarsınız?
Dionysus; şarap tanrısı bütün sanatların ilham tanrısı ve Apollon beni yönetir ve tamamen öznel, kendime has bir ifade oluştururum.
Müzik çalışmalarınızda kendinizi nerede görüyorsunuz?
Tam ortasında!
İlk albümünüzü internetten duyurmuştunuz, hatta albümünüz çıkmadan klibiniz çekilip yayınlanmıştı. Çıkışınızı bu şekilde yapmanızdaki amaç neydi, istediğinize ulaştınız mı?
Hayattaki yegane amacım özgür olmak. Hiç bir oturmuş sistemin, toplumsal kuralın beni yönetmesine izin veremem. İnsanın çok karmaşık bir yapısı var ve hata yapmaya çok meyilli, bu nedenle doğruyu, hakikatin yolunu aramakla görevli. Kimse size neyin doğru olduğunu söyleyememeli, siz onu aramalı ve bulmalısınız. Günümüzde kapitalist sistemin dünyaya yaptığı korkunç bir deformasyon var, yanlışlar üzerine kurulmuş bir hayat politikasının üstünde yaşıyoruz, müzik de bundan payına düşeni alıyor. Bu zamanın koşullarına uymak gerekirse internet şeffaf ve tamamıyla bilinçleri bir bir etkileyen bir ortam. Herkes bir alem, kimse kral değil. Bu tip sebeplerle bu platformu tercih ettim.
İlk çalışmanız olan “Hayvanlar” albümünün parçalarının söz ve müziği size aitti. “Deli Bando” albümünüzdeki şarkılar da öyle... Şarkılarınız için hayatınızın yansımaları diyebilir miyiz?
Tabii ki öyle, başka türlüsü düşünülemez zaten... Benim hayatı algılama şeklim, seçtiğim yollar, düşünüş ve yaşayış biçimim beni türlü türlü deneyimler yaşamaya itiyor. Koca bir dönemin yansıması, izdüşümü oluyor işte albüm.
Yeni çıkan ikinci albümünüzde ilk albüme oranla Yasemin Mori’de değişmeler yaşandı mı? Yeni albümde neler değişti?
Deli Bando’yu yaparken müthiş bir kolektif bilincin içerisine düştüm. Müziği algılayışım çok daha farklı boyutlara ulaştı... İçimde gizli bildiğim ama unutulmaya yüz tutan bütün insani değerler; aşk, aşkınlık hissi, maneviyat, zamansızlık, coşku ve deliliğin sınırlarında hissedilen bütün o acayip duyguları hissettim, yaşadım. Oturduğum yerde alem alem gezdim, gördüm, geldim...
Albüm isimleriniz çok ilginç. “Hayvanlar” ve “Deli Bando”. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Hayvanlar dünyası çok enteresan; o bütün akıl alıcı nitelikte olup algımızı açan genişleten ırkla beraber bir hayat paylaşıyoruz dünyamızda. Bütün hayvan çeşitlerini incelediğinizde, onlara baktığınızda, belli bir yakınlık kurduğunuzda içinizi çok coşkun duygular kaplamaması mümkün değil… O nasıl renkler, o nasıl uçmak, o nasıl koşmak, yüzmek, var olmak… Her birinde ayrı bir yeti, ayrı bir güzellik, biçim, ayrı bir hissiyat... Ortak özellikleri içgüdüleri ve kurulu bir saat gibi onlara verilen görevi yerine getirmeleri, bu sayede daha yoğun ve keskin bir bilinçleri olması. Burada olmaları bize de yol gösteriyor ve evrende sadece insanın var ettiğinden çok daha büyük bir üst sistemin olduğunu ve onun çok büyük güçlere kadir olduğunu gösteriyor. Masal gibi yaratılmış dünyamızda bütün bu güzel varlıklarla olabilmek büyük bir şans. Deli Bando, Hayvanlar’dan ve öncesinden beri getirdiğim bilincin bir başka evresi. Müziği keşfedişim, insanlara olan sevgimin artması sadece müzikle beraber var olmak isteyişimin dile gelmesi. Müzik insanları iyileştirir, bütünleştirir, en güzel duygular ve sonsuz aşk onun içindedir.
Müziğin yanı sıra çizimleriniz var. Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım bölümü mezunusunuz. İlgileniyor musunuz hala, ileride sizi müziğin dışında başka çalışmalar içinde görebilecek miyiz?
Yalnız kaldığımda ve sessizliğe geri döndüğümde uğraştığım şeylerden birisi de resim, belki ileride yaptığım resimleri toplayıp bir sergi açabilirim. Müziği, sahneyi, seslerle oynamayı, insanlara birebir dokunmayı o kadar çok seviyorum ki, en bütün hissettiğim hal şimdilik bu...
Yasemin Mori müzik dışında nelerle ilgilenir?
Resim, şiir, yoga, kitaplar karıştırmak, paten kaymak, köpeğim, ailem, sevdiklerim...
Ankara’dan bahsedecek olursak; burada yaşadınız, öğrencilik hayatınız geçti. Biraz anlatır mısınız? Ankara’yı özlüyor musunuz?
Ankara’ya kendi aramızda “kuru şehir” diyoruz. Bu kupkuru havada, bozkırlarda, açık alanlarda insan, yaşamak için kendi içine çok ihtiyaç duyuyor. Ankara’dayken dinlediğim müzikleri algılayışım öyle derinden ve varlığımın içinden özüme sürekli değen bir biçimdeydi ki… Özlemiyorum çünkü hiç kapanmayan bir delikten çok net bir şekilde o zamanlara dönebiliyorum.
Son olarak Ankara’da ciddi şekilde bir hayran kitleniz var. Ankara’daki hayranlarınız ve Ankara hakkında ne söylemek istersiniz?
Ankara’da zaman daha yavaş akıyor, bunun avantajını yaşayın, müzikle akışta olun!
Hazırlayan: Sungar Özdağ – Uğur Enez Demir
A Plus | Mayıs - Haziran:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder