İlk şarkısı "Aslında Bir Konu Var" internetten yayılıp ünlü olan Yasemin Mori, nihayet beklenen albümü "Hayvanlar"ı çıkarttı. Albüm, sözü ve müziği Mori'ye ait dokuz parçadan oluşuyor.
ALBÜMÜN kapağından tutun da müziğe, sözlere, vokale kadar her şey o kadar oturaklı ki, karşılaştığımız zıpır, hatta hiperaktif gencecik kadının bu albümü çıkardığına pek ihtimal veremiyoruz. Neredeyse, “Hadi ama bu şaka biraz uzadı Yasemin Mori gelsin de konuşalım” diyesi geliyor insanın. Tabii o kadar da densizlik etmedik. Yasemin Mori çok samimi ve ilk albümü” Hayvanlar” ı konuşurken kendini bir kaptırıyor, tutabilene aşk olsun. Konuşurken bazen “Hadi gedelim” gibi cümleler kuruyor. Tamam desek gerçekten kalkıp gidecek. Allah’tan olmaz deyince o da kalıyor ve arada şarkılarını söyleyerek, gülerek, elini kolunu nereye koyacağını bilmeyerek konuşuyor. Bütün sıkıntısı, yaptığı albümü ve kendisini yanlış anlatmamak. Kolay değil elbet, İki senelik bir emek var ortada. Öte yandan liseden beri devam eden bir müzik tutkusu. Ankara ‘82 doğumlu olan Yasemin Mori, “Lisede gruplarda söylüyordum ve müzikte bir şeyler yapabileceğimi anladım. Onu fikir olarak kabul ettim ve üniversitede grafik tasarım okudum. Grafik tasarım çok gene aslında. Bölümde sanat tarihi ve sanatın bütün dalları ile ilgili dersler vardı. Grafik sanatçısı olacağımı düşünmedim. Sanat tarihini bir öğreneyim diye uğraştım” diye anlatıyor.
Daha sonrasında da Bilkent’te Grafik Tasarım Bölümü’ndeki bitirme projesi için bir şarkıyla birlikte kendi çizimlerinin olduğu bir tasarım yapmak isterken Emre Irmak’la tanışmış. O dönemde de İtalya’ya Fabrika’ya gideyim, orada hem tasarım hem müzik hatmederim diye düşünüyormuş. “Ama Emre’yle çalıştıkça burada bir şey üretebileceğimi anladım ve kalmaya karar verdim” diye devam ediyor. Ankara’dan karmaşık şehir İstanbul’a geliyor. “Hayvanlar” çıkmadan önce internetten “Aslında Bir Konu Var” şarkısı yayıldıkça yayılıyor ve genç hanıma haklı bir şöhret ve hayran kitlesi kazandırıyor. Ve “Hayvanlar” la bu şöhret iyice yayılacak. Biz de bazen anlaması zor olan şarkıları ve sözlerini takip ederek sorduk, soruşturduk.
Albümde öyle bir şarkı yok ama ismi “Hayvanlar”, hayırdır?
Hayvanlar bana ayakları yere basmakla ilgili bir fikir veriyor. Daha içgüdüsel ve sezgisel davranmayı düşündürüyor. Bu davranışın bizim devam edebilmemiz için önemli bir şey, doğal olduğuna inanıyorum. Bir yandan da hayvanlar çok güzel yaratıklar. İnanılmaz tonları var, inanılmaz bir uyum içerisinde yaşıyorlar. Her şeye karşı çok uyumlular, doğayı çok güzel kullanıyorlar. Bu bana çok güzel geldi. Hayatımı hep bunun üzerine kurmaya çalışıyorum. Çünkü doğal yol bu. Ama bir taraftan da çok modern bir dünyanın içindeyim. Yani ben bunları gördüm, bunları yaşadım ve olduğu gibi anlattım albümde.
“Aslında Bir Konu Var”. Nedir konu?
Bir konuya girerkenki rahatsızlık aslın da. Böyle bir giriş asla iyi bir konuyu tartışmayı getirmez. Aynen şarkıda olduğu gibi, çünkü şarkının ilerisinde görüyoruz ki dertli biri var. O konu da aslında benim için şöyle: İki taraf var, biri sağ biri sol mesela. Aslında bakarsak hep iki taraf var, iyi kötü, ying yang vb. Bu ikilik bizi var ediyor. Bun dan dolayı acı çekiyoruz. Bir yandan da bizi var eden şey bu. Bunu alıp bunla devam etmek gerek diyorum. Çok acı çektirdiler evet ama ayakta ve iyi durumda kalmayı becerebiliriz.
“Kuzgun”: “İçinde neler var,
Yok nihilist değil. Aslında dünya üzgün olunacak bir yer demeye çalışıyorum. Kabul etmişlik durumu. Dünyada üzgün olmaya değer ne var, evet bir sürü şey var ve ben bunları kabul ediyorum ve teslim oluyorum. Üzgün olmayı kabul edebiliriz, o kadar da kötü bir şey değil. O da bir duygu durumu. Bir problemimiz var, herkes mutsuz ve bir şeylerin yanlış gittiğini düşünüyor ama oradan bir çıkış yolu olmalı. Ben kendi adıma bir çıkış bulmaya çalışıyorum ve bunu başkalarına da hissettirmeyi istiyorum.
Albümde bir sürü yerde ölüm ve ölü geçiyor.
Daha geniş bakabilmek için, kendini öldürmen gerekiyor. Ben ikilem yaşarken hep kendimi öldürmeye çalışıyorum ve yeni bir şekilde doğup, yeni biri olup, başka türlü bakıp insanlara öyle bir şey sunabilirim diye düşünüyorum. O yüzden kendimi öldürüyorum ama her zaman yapacak mıyım bilmiyorum. Bu albümü yaparken kendimi sıklıkla öldürmek zorunda kaldım. Ölüm süreci, senin içinde yaşayıp bitirdiğin bir şey olsun diyorum.
“Arjantin”: “İlk insanlar gibi butları sıyırdılar”. Ne işiniz var Arjantin’de?
Emre lrmak’la stüdyoda müzik yaparken, bir tını bastı ve “Aa Arjantin gibi oldu” dedik. Arjantin ne kadar bize yakın bir yer diye düşündük, sosyal olarak. Bunu tartışmaya başladık. Ben de orayla ilgili güzel bir şey söylemek istedim. Arjantin’de ne oluyor diye düşünüp onun üzerinden yazdım. Aslında bütün dünyadaki sömürü sistemini düşündüm ama bir tek
“Aptal”: “İnsanlar biraz vefasız, biraz unutkan ve aptal”. İnsanlara aptal demek ayıp değil mi?
Hiç utanmadım! Bu çok naif bir şarkı aslında. Çok kırılmış bir insanın o kırıklığını anlatmaya çalışması. Hep beraber aptalız ya da ben aptalım diyor. Kendimin de aptal olabileceğimi kabul ediyorum. O şarkıda ben kendimi aptal gibi hissettiğim için kendime konuşuyorum. O aptal dediği insanlar onu bir şekilde kırmışlar, yani vefasız da olabiliyor insanlar.
“Mutsuz Punk”: “Öyle zor öyle zor geliyor ki her yeni gün”. Daha çok erken değil mi?
Mutsuzluk da hayatın bir parçası ve bu şarkılar da tam da öyle hissettiğim bir an da yazıldı. Ama sürekli mutsuz değilim. Yeni gün için hiçbir sebep bulamazken yazmıştım şarkıyı ve daha sonra bu şarkının varlığıyla bir sebep bulmuş oldum. Şarkıya sarıldım yani. Biraz iniş çıkışlı, biraz fazla ruh halliyim yani. Ama ben bunu daha çok yaratıcılık için kullanıyorum. Yani bir albüm yapıyordum ve anlamam gereken her şeyi şimdi anlamalıydım. Kendini toprağın altına göm, oradan çok az bir güneş gelsin, o zaman güneşi nasıl anlatırsın ve onu yaz dedim kendime. Bütün duygularımı anlama süreci gibiydi yani.
Rock’n roll yapmak eski bir fikir. Geceler ve kızlar da eski fikirler. Başka bir şeyler daha var ve onlar daha önemli. Mesela sanatın kendisi, onu anlamak ve ona yaklaşmaya çalışmak. En iyi şey dünyada bilginin üst üste konması ve paylaşılması. O yüzden bırak rock’n roll’u, gel başka şeyler düşün diyorum ve kendime de söylüyorum bunu tabii ki. Albümü de bu şarkıyla bitirdik zaten.
Grafik tasarımla müzik nasıl birleşiyor? Müzik tasarlanabilir mi, daha çok hislerle ilgili değil midir?
Müziği görsel bir şey gibi düşünüyorum. Müzik kesinlikle hissi bir şey. Ama hissi şeyi yaparken de onu tasarlayabilirsiniz. Mesela vokal yaparken inişlerini çıkışlarını, nasıl bir his vermek istediğimi de ta sanıyorum. Müzikte her şeyin dengede olması da bir tasarım. Koyu renk bir sesiniz varken araya açık renkler atmak, o sesi boyayabilmek ve o dokuyu oluşturmak tasarım benim için.
Albüm çıkar çıkmaz “Genç kadın ozan” denmeye başlandı.
Ozanlık bayağı büyük bir iş. Çok güzel ama insan mesela ozan olma yolunda ilerlemeyi seçebilir. Bu çok uzun bir yolculuk olduğu için, ben şu an o yolculuk süreci hakkında bilgisizim. Çıktım ve keşfederek bulmaya çalışıyorum. .
Milliyet Sanat Dergi / Nazan Özcan
Dergiye bir göz atmak için E mecmua
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder