Yasemin Mori yeni albümü Finnari Kakaraska'da yine rengarenk, capcanlı iç dünyasını ortaya çıkararak, içimizi açtı. Fotoğraf ve röportajla o renkli dünyanın derinlerine indik.
Eylem Kaftan / kaftaneylem@gmail.com
Fotoğraflar: Barış ACARLI
İlk albüm 'Hayvanlar'dan bu yana ne değişti?
Eskiden kendimin çok önemli olduğunu düşünüyordum. Artık düşünmüyorum. Belki ego patlaması yaşamıştım. Çok alkış alınca 'evet böyle' diyosun. Bir topluluk olmasa bir değerinin olmadığını zamanla anlıyorsun.
Finnasi Kakaraska nedir?
Kadın argosu sözlüğünde buldum. Anadolu'nun her yerine gidip kadınlarla konuşmuş yazarı. Kadınların kendi aralarında erkeklerle nasıl dalga geçtiğini keşfetmiş. 'Kakaraska', 'taa çok uzaklarda' demek. Albümdeki şarkılarda hep hikayeleri uzaklardan getirip birine anlatmak derdim var.
Mistik bir hava yaratmışsın bu albümde..
Şarkı yazmak bu güçlerle ilgili zaten biraz. Gerçek benliğinin ait olduğu yere dair bir akış var. Gözlerimi kapıyorum ve hayal gücüme bırakıyorum kendime. Kimliğim olmadan da anlamlı mıyım? Merak ediyorum.
Albüm aralarında kendini nasıl yeniliyorsun?
Arada Gezi olayları oldu. O beni çok etkiledi. Dengemi, merkezimi bulmak için çok zorlandım o dönem. İçerde bir çığlık vardı ama sanki o çığlığın üstü kapanmaya çalışıldı.
Bu albüm nasıl şekillendi? Masal ve mitolojik referanslar ağırlıkta.
Masallar da ormandan, doğa anadan geliyor. Ormana gittiğimde burası beni kabul eder, doğa ana beni alır diye düşünüyorum. Atalarımızın genetik gücünü taşıyoruz. Eskiden kalma güçlü bir kaynağa ulaşıyorum.
Bestelerini nasıl yapıyorsun?
Loop yapan bir alet var mesela, looper. Ritm koyarak altyapı oluşturuyorsun. Şimdi trompet üflüyorum. Her gün 3-4 saat ona çalıştığım oldu. Miles Davis'in ruhu bende yaşıyor gibi hissettim. Onu dinlediğimde çıldırıyordum.
Mori soyadı Morrison'dan mı geliyor sahiden?
Lisede çok etkilendim. Bana Yasemin Morrison diyorlardı. Sonra Mori oldum. Uzun pelerinlerle gezen tuhaf, punk bir kızdım.
CAMA BİR MARTI KONDU VE HİKAYE BAŞLADI
Klibe tepkiler de gelmiş, neden?
Ortamın muhafazakarlaşmasından ve insanların kendini daha değersiz hissetmesinden dolayı. Hayatımda böyle tepki görmedim. Bu klip için 'ne alaka?' diyorlar sanal ortamda.
Peki Martı Jonathan ne alaka sahiden?
Bir gün evde oturuyorum, baktım, bir martı cama sıkışmış. Biz komşumla 'bu martı Jonathan, bu uçacak' diye ona telkinlerde bulunduk. O uçunca 'Martı Jonathan uçtu' dedik. Onu hikayeye kattık.
Korhan Futacı ile birliktesin. Müzikal olarak nasıl besliyorsunuz birbirinizi?
Tabii ki çok önemli bir destek Korhan varlığıyla. Birbirimize destek oluyor, anlıyoruz birbirimizi müzisyence. Değirmenlere karşı (gülüyor), yedi yıldır böyleyiz.
TV var mı evinizde?
Hayır, yok. Bir ara almıştık ama tamamen vaktimizi almaya başladı. Abuk subuk şeyler izlemeye başladık. 'Bu ne' dedik ve paldır küldür attık onu. Acayip bir alan açıldı. Şimdi birlikte resim yapıyoruz. Çocuklar gibi oynuyoruz. Naif bir yaşantımız var.
Korhan daha sakin galiba?
Ben daha çocuksuyum. O daha olgun. Birbirimizi dengeliyoruz.
Artık toplum aynılaştı...
İnsanın kendi çizgisini koruması zor mu?
Seni senden başka kimse değiştiremez. Ama sanki birileri bazen bunu hatırlatmalı. Herkes seni yönlendirirken özünü kaybetmeyeceğini bilmen lazım.
Bu 'Oyna' şarkısı ve klibi nasıl oluştu?
Klip için Faslı bir fotoğrafçının fotoğraflarından çok etkilendim. Biz de Türk Havası yaratabiliriz dedik. Martı Jonathan'ı da koyduk.
Kim o?
Şu meşhur Martı Jonathan! Ona güzelleme yapılıyor. En yükseklere uçan, kural bölücü, toplum vasatlığa alkış tutarken, o parelel evrenlerde uçuyor. Toplumda onay görmeyen insanların ifadesi olsun istedim klipte.
Türkiye'de sokakta çok farklı tipleri göremiyoruz sanki!
Eksiden konserlere çok farklı tipler gelirdi. Herkes aynılaştı artık. Kapitalizm ele geçirdi bizi. O yüzden videoda tuhaf karakterler olsun istedim.
Vatan
self portrait
14 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder