23 Temmuz 2013 Salı

Benim Hikayem - Blue Jean Röportajı

 ALTERNATİF MÜZİĞİMİZİN PARLAYAN YILDIZI YASEMİN MORİ, ŞAŞIRTICI HAYAT ÖYKÜSÜYLE KARŞINIZDA...
 
DOĞU YÜCEL



Ne zaman, nerede doğdun?

1982 yılında, İstanbul’da doğdum.

Büyüdüğün yeri, yaşadığın mahalleyi anlatır mısın biraz?


Çocukluğumda babamın işleri dolayısıyla çok fazla yer gezdik. 2-3 yaşıma kadar İstanbul’daydım, sonra Kıbrıs’a geçtik. Kıbrıs’taki evimiz bir çiftlik evi gibiydi; bağlar, bahçeler, kümes hayvanları ve kendi yetiştirdiğimiz domatesler içinde çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Sonrasında Diyarbakır’da bulundum. Orası da güzel bir deneyimdi. 5 ila 7 ya­şım boyunca Edirne’deydim ve en güzel çocukluk anılarım oradadır. Annemler İstanbul’a geri döndüklerinde daha elverişli olduğu için beni ananemin yanına Edirne’ye bıraktılar, onun o çok sevdiğim evinde kalmaya ve benimle ilgilenişine bayılıyordum. Camekan balkonda, kocaman leğenler içinde sularla parmaklarım büzüşene kadar oynamama izin verirdi, yan dairede yaşayan kız kardeşi ve onun kızı Güldehen’le geçirdiğim vakit dünyalara bedeldi. Çok kalabalık bir aileydik. Apartman ananeme ait olduğu için ailenin büyük kısmı aynı apartmanda oturuyordu; gelenler, gidenler, misafirler... Büyük masalar kurulur, giderek yükselen seslerle oldukça canlı bir yaşayış hâli olurdu. Aynı yaştaki kuzenimle dünyanın tüm yaramazlıklarını yapmışızdır herhalde, öyle çok anlatacak şey var ki... Harika bir çocukluktu.

Aileni, anneni babanı biraz tanıtabilir misin? Ne işle meşguller ve senin üzerinde ne etkileri oldu?

Annem öğretmenlik okumuş, THY’de satış şefliği yaptı uzun yıllar ve oradan emekli oldu. Herkesi etrafında toplayan, müthiş bir enerjisi vardır. Çok sevecen, sıcak ve güler yüzlü biridir. Babamsa çok ilginç bir karakterdir. Kendisi bir yandan askeri okula giderken bir yandan da Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi almış ve kafasında hep bu iki ayrı disiplinin çelişkisini ortalayabilmiş biri. Ve ablam, o olmasaydı hayat çok çekilmez olurdu. O kendi dünyasını bana kattı ve kişiliğimin gelişmesinde rol oynayan en önemli insan da odur. Müziğe bu denli düşkün olmamın sebeplerindendir. Spora, baleye, koroya getirip götüren, kendini adayan, dünyanın 7. harikasıdır. Yeğenim Lara da onun eseri. O neler yapacak merakla bekliyorum.

Nasıl bir çocuktun?
Her çocuk gibi oyun peşinde koşan, muzır, yaramaz... Sakin olduğum zamanlarda ise son derece hayalperest, kendi dünyama çok düşkün bir çocuktum.

İlk çocukluk merakların neydi?
Koleksiyon yapma çılgınlığım vardı... Peçete, düğme, misket, gazoz kapağı, pul koleksiyonu, eski para koleksiyonu yapıyordum. Çok heyecan verici bir uğraştı, şimdi 9 yaşındaki yeğenim Lara da maske koleksiyonu yapıyor.

Çocukken "Büyüdüğünde ne olacaksın?" diye sorduklarında ne derdin?
Bu çok uzun bir listeydi sanırım:) Şarkıcı, dansöz, bilim insanı ve astronot aklıma ilk gelenlerden.

Sporla aran nasıl? Hâlâ yaptığın sporlar var mı?
Sporla aram hep iyi olmuştur. Kuzenim sayesinde minicikken futbol oynayarak başladım. İlkokulda yüzmeyle devam etti, lisanslı yüzücü olarak 2 sene durmadan yüzdüm, bale yaptım, paten kaydım. Ortaokulda basketbol sevdasına tutuldum, okul takımında ve çeşitli takımlarda oynadım.

Çocukken sahip olduğun favori oyuncakların var mıydı?
Vardı, bir oyuncak bebeğimle yıllar geçirdim. Bir tane de çok sevdiğim oyuncak maymunum vardı, ismi Alex’ti.

Hafızanda yer etmiş bir "ilk hatıra" var mı? Yani hatırladığın ilk an...
En eski hatıram sanırım 2 yaşımdayken manavda üzüm yemek için elimi uzattığımda arı sokması... Çok ufak bir yaş olmasına rağmen o hatırayı en ince detayına kadar hatırlıyorum. Mekânı, kokuları, hissiyatı, kendi çocuk arabamı, annemin beni kucağına alışını, birçok insanın yüzünü, bana bakışlarındaki şefkati...

Çocukken "Bu çocuk ileride müzisyen olur." dedirten bir emare var mıydı?
İlkokuldan itibaren bariz bir şekilde güzel sanatlara olan yatkınlığım ortadaydı.





İlk okul, ortaokul, lise yıllarında nasıl bir öğrenciydin? Derslerin nasıldı? En sevdiğin dersler, en zorlandığın dersler vs. nelerdi?
Çok fazla okul değiştirdim... 6 yaşımda Edirne Şehit Asım İlkokulu'na başladım. 7 yaşında Ankara'ya ilk gittiğimizde mahalle okuluna devam ettim ve çok zorlu zamanlardı... 4. sınıfta bir operasyonla Yükseliş Koleji’ne transfer oldum. Sportif faaliyetlerde bir numara bir okuldu, ben de kendimi tamamen yüzmeye ve buz patenine verdim. Ortaokul hazırlıktan itibaren yetenek sınavlarıyla öğrenci alan, müzik ve resim konusunda daha kapsamlı ders veren bir okul olan Özel Bilkent Lisesi’ne gittim. Özel Bilkent, okul hayatımı şenlendiren ve beni farklı kılan yerdir diyebilirim. Bildiğimiz müfredat sistemini izlemiyorduk, özgürlükçü bir okuldu, araştırmaya dayalı bir eğitimdi. Resim, müzik ve spor en önemli alanlardı. Serbest kıyafet sayesinde kızlar pantolon da giyebildikleri için erkeklerden ayrılmıyordu ve bu bence çok önemli bir ayrıntıdır. Oldukça başarılı bir öğrenciydim. Lisede de yine bir değişiklik yaşadım ve üniversite sınavlarıyla uyumlu olan ODTÜ Lisesi ne transfer oldum. Lisede okul değiştirince normal sisteme hiç alışamadım ve derslerde kitap okumaktan başka bir şey yapmadım.

Üniversite hayatın nasıl geçti? Nerede veya nerelerde okudun?
Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde okudum. Düşünceyle, sanatla, üre¬terek, paylaşarak, müzikle dolu geçirdiğim, güzel senelerdi.

İlk aşk hikayen neydi?
İlk aşk hikâyem Özel Bilkent’teydi... Okulda son derece yetenekli, sempatik, komik, fırlama bir çocuk vardı... Bayılıyordum ona!:)

İlk ciddi ilişkini ne zaman yaşadın?
Üniversitede...

Aşk için yaptığın en büyük fedakarlık nedir?
Fedakarlık sayılır mı bilmem ama; kendimi bulmak için kendimden vazgeçmek...

İlk enstrümanın neydi? Nasıl almıştın?
Babamın Anadol’unu satıp karşılığında birkaç eşya alma hikâyesi vardır, o eşyalardan biri de ablam için alınmış Casio orgdur...
İşte onunla oynayıp duruyordum. Şimdilerde Görkem Karabudak, Kara Orkestrada çalıyor onu, çok mutlu oluyorum.

Hayatının dönüm noktası olarak gördüğün anlar var mı?
Albüm yapmaya karar verdiğim an...

KISA KISA

Favori kitapların? [Neil Gaiman "YILDIZ TOZU"]
[Thomas Mann "BÜYÜLÜ DAĞ" [C.P.Estes "KURTLARLA KOŞAN KADINLAR"]
Favori filmlerin? JIM JARMUS FİLMLERİ, "JODOROWSKI", "HOLY MOUNTAIN", "MERMAIDS"  
İlk satın aldığın albüm? Ablamdan kalma çok fazla rock ve caz albümü arasında büyüdüm, ilk aldığım albüm ise ACE OF BASE’inkiydi.
En sevdiğin bilgisayar oyunları?
“THE DAY OF TENTACLE" diye bir oyun vardı ben çocukken,uzay gemisiyle zamanda ileri geri gidebildiğin bir oyun...
En sevdiğin televizyon dizileri / şovları?
TV izlemiyorum.
Hangi takımı tutuyorsun?
BEŞİKTAŞ, birde İstanbul United :)
Dliğününde kimin sahne almasını isterdin?
Mulatu Astatke, Erykah Badu, Pharoah Sanders
Cenazende hangi şarkının çalmasını isterdin?
Ornette Coleman - 'Lonely Woman’ olabilir. "Our Roots Began in Africa" gibi dünya caz müziği seçkileri yapardım. Karmaşık duygular yaşamalarını isterdim insanların. Onları halden hâle sokabilmek, onlara ilham vermek, üzerken sevindirmek isterdim.


Peki hayatın boyunca başından geçen herhangi bir şeyi ya da aldığın herhangi bir kararı değiştirmek ister misin, istersen bunlar neler olur?
İstemem. Bazen uzun yolu kısa yollara tercih etme kararlarım vardır, kısa vadede yorucu ama uzun vadede hep faydasını gördüm. Hayatımdaki her olayın her rastlantının beni bu noktaya getirmesinden, düşünüş ve yaşayış şeklimden memnunum.



“BİZİ DOĞADAN VE BİZDEN BAŞKA KİMSE YÖNETEMEYECEK."

Geleceğe dair en büyük hayalin nedir?
Dünyanın daha iyi bir yer olduğunu, dünya üzerindeki insanların barış ve huzur içinde, daha özgür, daha uygar, daha yaratıcı, daha korkusuz olduklarını görmek... Hiçbir sistemin ya da dayatmanın insanlara boyun eğdirmeyeceği, insan onuruna layık bir yaşam tarzı... Farkında, aydınlık, uyanmış bireyler, doğa ile bütünlüğünü hisseden insanlar etrafında yaşamak, üretmek, etrafa ışık yaymak... Bugünlerde bu ortam oluşuyor, umarım filizlenen bu anlayış ormanlara dönüşecek ve bizi doğadan ve bizden başka kimse yönetemeyecek bir hâlde bırakacağız burayı. Benim için Dünyanın anlamı budur.

Bu aralar neler yapıyorsun, yakın vadedeki planların neler?
Gezi Parkı olaylarıyla ilgileniyorum... Değişimin, düzenin yanlışlarına olan isyanın bu denli toplumsal bir hal alması bence müthiş bir durum. Daha insancıl, demokratik, özgür ve yeşil bir dünya için birleşerek bu sesi çıkartabilmiş olmamızı hayranlıkla izliyorum. Hepimiz için çok fazla ders, çok fazla hayat var burada. Bununla beraber yeni albüme başlamak için sabırsızlanıyorum... Şarkılar, hikâyeler, tınılar hazır, tatilden sonra başlıyoruz.

"Deli Bando" albümüne yeni klip veya klipler gelecek mi?
Evet, ‘Işığa Geldi Çocuklar’ için Seha Can’ın neredeyse 8 aydır durmadan çizerek oluşturduğu harikulade bir animasyon video geliyor. Bir de ‘Muşta' için şahane bir fikrimiz var, Gezi olayları nedeniyle erteledik, başarabilirsek onu da yapacağız.


BLUE JEAN - Temmuz 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder