31 Aralık 2015 Perşembe

30 Aralık 2015 Çarşamba

Elim Tetikte (Klip Teaser)

Finnari Kakaraska'nın 2. Klibi Elim Tetikte için çekildi. 4 Ocakta yayında olacak.

Tadımlık:

Söz - Müzik: Korhan Futacı 
Düzenleme: Can Çankaya 

Yönetmen: Irmak Altıner
Styling: Mert Yemencioğlu 
Işık: Melis Gündoğar 
Saç: Talak Kıvrak 
Makyaj: Orbay Baş 
Prodüsksiyon Yönetimi: Pınar Altıner 
Post - Prodüksiyon: İlkay Can Saray 

24 Kasım 2015 Salı

Yavuz Fest 2015

Aramızdan ayrılışının 13. yılında müzisyen dostları ve sevenleri Yavuz Çetin'i anacak.

2. Yavuz Çetin Müzik ve Barış Festivali
 28 Kasım Cumartesi 
İstanbul Volkswagen Arena'da

2. Yavuz Çetin Müzik ve Barış Festivalinde yer alacak sanatçılar
Bulutsuzluk Özlemi
Can Gox
Cem Köksal
Korhan Futacı
Mor ve Ötesi
Moğollar
Murat İlkan
Ogün Sanlısoy
Pentagram
Sahte Rakı
Yasemin Mori
Batu Mutlugil
Gür Akad
Kurtalan Ekspres
Tanju Eksek & Yavuzcan Çetin

31 Ekim 2015 Cumartesi

Aşka Düşünce | Takım: Mahalle Aşkına film müziği

Yasemin Mori, 'Takım: Mahalle Aşkına' filmi için bir şarkı kaydetti.

Aşka Düşünce

Söz: Yasemin Mori, Emre Irmak
Klip Yönetmeni: Cansu Boğuşlu



Yönetmenliğini Emre Şahin'in yaptığı Senaryosunu da İnan Temelkuran'la birlikte yazdıkları Takım: Mahalle Akşına, kentsel dönüşüme karşı bir futbol takımı çevresinde birlik olan ve yaşam alanlarını korumaya çalışan bir grup insanın hikayesi... 

Oyuncular: Fırat Tanış, Beyza Şekerci, Yağız Can Konyalı, Pascal Nouma, Mehmet Özgür, Erkan Kolçak Köstendil, Ayça Erturan, Rozet Hubeş, Cezmi Baskın, Sinan Bengier, Selim Erdoğan, Özgür Emre Yıldırım, Uğur Uzunel, Kaan Turgut, Yunus Emre Terzioğlu

22 Ekim 2015 Perşembe

28 Ekim @ Kadıköy Sahne

Yasemin Mori 28 Ekim 2015 Çarşamba akşamı KadıöySahne'de...

 28 Ekim 2015 - 22.00
bilet: 34 TL

@

Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok: 25E Kadıköy İstanbul
 

KFKO @ Moda Sahnesi | 25. Akbank Caz Festivali

Korhan Futacı ve Kara Orkestra 25. Akbank Caz Festivali kapsamında Moda Sahnesinde sahne alacak. 

Özkan Uğur, Kaan Tangöze ve Yasemin Mori KFKO'nın konukları olacak. 



31 Ekim Cumartesi - 21.30

@
Moda Sahnesi


Korhan Futacı: Saksafon ve Vokal
Gökhan Şahinkaya: Bas Gitar
Barlas Tan Özemek: Elektro Gitar ve Geri Vokal
Samad Kamali: Tuşlu Çalgılar
Berke Can Özcan: Davul

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Nilüfer Müzik Festivali

Bursa Nilüfer Belediyesi'nin Düzenlediği Nilüfer Festivali 5-6 Eylül'de müzikseverleri bekliyor. 


 Yerli ve yabancı bir çok sanatçının sahne alacağı festivalin bilet gelirleri Tohum Kütüphanesi Projesi'ne destek vermek için Ekolojik Yaşam Derneği'ne (Eko-Der) bağışlanacak.

Doğa, müzik ve eğlence vadeden festivalde Yasemin Mori ve Korhan Futacı & Kara Orkestra'da dinleyenleriyle buluşacak. 


Festival Programı:

AÇILIŞ PARTİSİ
4 EYLÜL 
21:30 - SATTAS 

ANA SAHNE:

5 EYLÜL
14:30
KORHAN FUTACI VE KARA ORKESTRA
16:00
AYDİLGE
17:15
PEYK
18:30
CHE SUDAKA
20:00
OI VA VOI
21:30
ŞEBNEM FERAH
6 EYLÜL
14:30
YÜZYÜZEYKEN KONUŞURUZ
16:00
YEMEN BLUES
17:15
GEVENDE
18:30
RIFF COHEN
20:00
DUBIOZA KOLEKTIV
21:30
MFÖ


İKİNCİ SAHNE:

5 EYLÜL
14:00
CAN KAZAZ
15:15
AH KOSMOS
16:45
CİHAN MÜRTEZAOĞLU
18:00
KALBEN
19:30
THE AWAY DAYS
21:00
SON FECİ BİSİKLET

6 EYLÜL
14:00
NİLİPEK
15:15
BURCU TATLISES
16:45
NO LAND
18:00
CAN GÜNGÖR
19:30
ADAMLAR
21:00
YASEMİN MORİ






30 Haziran 2015 Salı

"Uzak Yerler"den... | Blue Jean Dergi Röportajı

YASEMİN MORİ'NİN 3. ALBÜMÜ "FİNNARİ KAKARASKA" DİNLEYİCİYLE BULUŞTU. HÂL BÖYLE OLUNCA BİZ DE İKİ LAFIN BELİNİ KIRMAK İÇİN KENDİSİNE SORULARIMIZI YÖNLENDİRDİK... GÖKSU CAĞLAR

O ilk çıktığı günden beri kendine has şarkıları ve vokaliyle orijinal bir şeyler yapan ve kendi dinleyici kitlesini oluşturan Yasemin Mori, hummalı bir çalışmanın ardından yeni albümünü yayımladı. Mitolojik kahramanların ve kendi deyimiyle "uzak diyarların" hikâyeleriyle yoğrulan "Finnari Kakaraska"da dinleyiciler başka evrenlere yolculuğa çıkacak. Modern bir hikâye anlatıcısı olan Yasemin Mori ile yeni albümü ve uzak diyarlarla birlikte ülkenin ahvalini de konuştuk.

Albümün adı ziyadesiyle dikkat çekici. Ne demek 'Finnari Kakaraska'?

“Finnari Kakaraska" daha çok Ege'de kullanılan bir deyim, "uzak yerler" demek. Şarkıları, şiirleri de böyle uzak diyarlardan getiriyorum, sonra dinleyenleri o uzak diyarlara götürüyorum.

Kimlerle çalıştınız albümde? Nasıl geçti kayıt süreci?

Albümün prodüktörlüğünü Can Çankaya üstlendi. Uzun süredir Dokuz Sekiz Müzik Yapım'la çalışıyorum. Beni müziğimde özgür bıraktıkları için de şanslı hissediyorum. Albümü Hayyam Stüdyolarında 10-12 günlük bir çalışma ile kaydettik. Çok eğlenceli, bol kahkahalı, çok iyi duygular içinde geçen bir kayıt süreciydi.

Sözlere önceki albümlere nazaran daha masalsı bir dil hâkim. Bu değişimi neye borçluyuz?

En başından beri hikâyeler anlatıyorum. Baktığım yerler, ele aldığım konular değiştikçe hikâyeler de değişiyor.

'Avcı' şarkısındaki karakterin modernizmi eleştirdiğini söylüyorsunuz. Modernizmi eleştirirken siz nasıl bir hayat yaşıyorsunuz?

Sevginin aklı yönettiği, bilinçli bir hayat yaşıyorum.

Albümde Nazım Hikmet şiiri olan "Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş"un şarkı hâlini de duyuyoruz. Özel bir sebebi var mı? Nedir Nazım Hikmet'in Yasemin Mori'deki anlamı?

Nazım Hikmet'in bir şiiri üzerinden Türk müziğinin ustalarından Tamburi Cemil beyin oğlu, Mesut Cemil'in bestelediği ve Münir Nurettin Selçuk'un da müthiş seslendirdiği bir eser 'Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş.' Nazım'ın şiirleri her zaman insanın ruhuna, kalbine en doğal, dolaysız yoldan ve en sade cümlelerle nüfus eder... Sevgiyi en güzel anlatan şairdir benim için.

Albümden ilk klip ‘Oyna'ya geldi. İkinci kliple ilgili planlar belli mi? Hangi şarkıya çekeceksiniz klibi?

Hazırlıklara başladık gibi... 'Ellerimin Karası' çok sevildi, sanırım ona çekeceğiz.

İLHAM KAYNAKLARI
Jules Verne
Küçük Prens / Antoine de Saint-Exupéry
Marti Jonathan Livingstone / Richard Bach
Sait Fait Abasıyanık
 Halikarnas Balıkçısı
Sabahattin Ali 
Yaşar Kemal 
Ahmet Hamdi Tanpınar 
Bedri Rahmi Eyüpoğlu 
Superman 
Hieronymus Bosch 
Hokusai
 Miro

Gaye Su Akyol'un sizin yeni sürümünüz olduğu söyleniyor. Ne diyeceksiniz bu konu hakkında? Bu benzetme; birbirini tanıyan ekiplerle çalışıyor olmanın sonucu ortaya çıkmış olabilir mi?

Gaye güzel ve yenilikçi işler yapıyor. Uzun yıllardır beraber çalıştığım ve Deli Bando'yu beraber kaydettiğimiz Barlas Tan Özemek ile beraber yaptılar albümü, etkileşimler olması çok doğal.

Şu anki düzenin zor tarafları olsa da iyiye evrilebileceğini söylemişsiniz. Gündemi her an değişen ve genelde kötü değişen Türkiye için fazla Pollyanna'cı bir bakış açısı değil mi bu?

Ne yapalım, her şey kötü deyip küsüp oturalım mı? Binlerinden bir şey yapmalarını, değişime önayak olmalarını beklemek yerine, insan dünya ile ilgili kendi sorumluluğunu alıp iyileştirmeye dair hareketlerde bulunmalı ki önce kendisi, sonra etrafı, sonra dünya değişebilsin. Einstein'ın lafını da unutmayalım: "Dünya kötüler yüzünden değil, olan bitene seyirci kalanlar yüzünden çekilmez bir yer."

Blue Jean / Haziran 2015

23 Haziran 2015 Salı

Trend Topic Röportajı | Tv2

Yasemin Mori Tv2'de Burcu Kutluk'un sunduğu Trend Topic'e konuk oldu. Finnari Kakaraska'yı anlattı.
 
21 Haziran 2015 Pazar


Hikayeleri Şakıya Dönüştüren Kadın | All Dergi

UZAKTAN
GELEN
ŞARKILAR
Yasemin Mori yazı yeni albümü Finnari Kakaraska’ ile kutluyor. Edebi göndermeleri, cover parçalar ve yeniliklerle dolu albümde 10 nefis şarkı bulunuyor.

Röportaj: Sinem Gürleyük
Fotoğraf: Özkan Önal 
Stylmg: Ahmet Emin Hondor
Saç & Makyaj: Ümit Aşık - Cem Demir 


İlk stüdyo albümü ‘Hayvanlar’ ve ardından ‘Deli Bando’ ile müzik dünyamıza tatlı bir soluk getiren Yasemin Mori, üçüncü albümü ‘Finnari Kakaraska’ ile bizi yine bilmediğimiz ‘uzaklara’ doğru yolculuğa çıkarıyor. Özellikle ‘Ellerimin Karası’ ve ‘Bitli Kaptan’da hikaye anlatır gibi söz yazıp, şarkı yapan Mori’nin albümünün en duygusal noktası ise Nazım Hikmet Ran’ın sözlerini yazdığı ‘Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş’ şarkısı. Bol dinlemeler.

Şununla başlamak istiyorum; ‘Finnari Kakaraska’ ne demek? Bu ismi seçmenizin hikayesi ne?

Albüm kayıtları bittikten sonra albümün ismini düşünmeye başladım, bir çok fikir vardı ama tamam bu dediğim ismi bulamamıştım. Bir şeyler okuyor, araştırıyordum ki ‘Kadın Argosu Sözlüğü’ diye derleme bir sözlüğe rastladım. Filiz Bingölçe kadınların kendi aralarında konuştuğu dili belgelemek istemiş ve köylerden kentlere dolaşarak


farklı yaşantılar süren bir çok kadınla bir araya gelip onların yaşantılarında kullandığı ‘alaycı’ dile dair ipuçları toplamış. Açıkçası daha önce sadece kadınlara has bir argo dilin yaşadığından haberim yoktu. Argo, kelimelerle mazlumun yeniden güç kazandığı yer aynı zamanda. Bu durum başlı başına çok etkileyici geldi. ‘Finnari Kakaraska’yı da bu sözlükte buldum ve tekrar yaşama döndürmek istedim. Taa uzakta, uzak yerde anlamına geliyor. Düşündüm ki şarkı yazarken o uzak yerlere gidip dolaşıyorum, hikayeleri buraya getiriyorum, sonra sahnede insanları buradan alıp o uzak diyarlara götürüyorum.

Nasıl hikayeler biriktirdiniz ve şarkılar yazdınız?

Ay’a gittim, uzandım gökyüzünden Dünya’ya baktım. Ormana gittim, bizimle hiç konuşmaz sandığımız bitkilerin, ağaçların ruhlarına karıştım, köklerimle konuştum. Başka insanların yaşamlarına gittim, onların gözünden gördüm. Çocukluğuma gittim, ‘Bitli Kaptan’ hikayesini mesela 5-6 yaşlarımda yaşadığım bir gemi yolculuğuna, ilk denize açılma macerasına ithafen yazdım.


Albüm güzel bir romanın müziğe dökülmüş hali gibi...

Okumayı çok seviyorum, beni çok mutlu ediyor. Kelimelerle, zihnin ve kalbin arasında müthiş yollar kurup hayatın tüm inceliğini ve güzelliğini yansıtan insanlarla bu yolla bağ kurmak çok güzel.


Albümün çıkış parçası olarak seçtiğiniz ‘Oyna’ şarkısıyla ilgili fazla olumsuz eleştiri var...

‘Oyna’yı yaparken Afrobeat’ten esinlendim, ülke olarak modumuzun aşırı düştüğünü ve arabeske bağladığımızı görünce direniş moduna girdim. Aslında eleştirilere rağmen haklı çıktığımı düşünüyorum, konserlerde çoşan, göbek atan yüzlerce insan görünce karşımda, “Beat it!” diyorum.
 

Müzik olmazsa hayatınızın anlamı gider diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?

Hayır yanılmıyorsun! Hepimiz için öyle aslında... Müzik olmasa taş keser insan, solar gider, kıpırtısız bir göl gibi var-yok arasında kalır. Tanrının, insanlarla iletişim kurma aracı olduğunu düşünüyorum müziğin. Tamamen soyut bir dünya, frekanslardan ibaret!


Kostümleriniz, klip çekimleriniz bizi hep şaşırtıyor...

Çalıştığım bir ekip var tabii. ‘Oyna’nın klibinde Bora Tarhan sanat yönetmenliğini üstlendi. Tokat yöresinden, Antakya’dan kumaşlar bulduk ve Afro Anadolu bir stil yaratmaya çalıştık. Mert Yemeniciğlu tüm kostümleri tasarladı.

Günlük hayattaki stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Yaratıcı, araştırmacı ve sportif.
 

Yaz tatilini planladınız mı?

Daha önce hiç gitmediğim görmediğim, doğası ve ilkimiyle İstanbul’dan tamamen farklı bir yerlere gitmek istiyorum. Vietnam olabilir. Dünyanın en büyük mağarası orada ve yeni keşfedilmiş. Orayı görmeyi çok istiyorum.



ALL Magazine

20 Haziran 2015 Cumartesi

27 Haziran @ Hayal Kahvesi Beyoğlu

Yasemin Mori, 27 Haziran'da Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde sahne alacak.


27 Haziran
Cumartesi
22:30  

35 TL  Bilet  

@

Meşelik Sok.
 No:10 Taksim 

5 Haziran 2015 Cuma

12 Haziran @ KadıköySahne

Yasemin Mori, 12 Haziran'da KadıköySahne'de en sevilen şarkılarını seslendirecek.

12 Haziran Cuma - 22.30
Bilet: 34 TL - biletix

@

Kırtasiyeci Sokak No:25/E Kadıköy

Blue Jean - All dergi | Haziran 2015

Blue Jean ve All Dergilerinin haziran sayılarında birer Yasemin Mori röportajı bulunuyor.


YASEMİN MORİ (ÖZEL RÖPORTAJ)
YASEMİN MORİ’NİN 3. ALBÜMÜ “FİNNARİ KAKARASKA” DİNLEYİCİYLE BULUŞTU. HAL BÖYLE OLUNCA BİZ DE İKİ LAFIN BELİNİ KIRMAK İÇİN KENDİSİNE SORULARIMIZI YÖNLENDİRDİK...

***


HİKAYELERİ ŞARKIYA ÇEVİREN KADIN

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Kadınlar Yaşasın Diye Dayanışma Konseri

Ceylan Ertem ve konuk sanatçılar Dilara Sakpınar, Elif Çağlar, Yasemin Mori en sevilen şarkılarını Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile dayanışmak için söyleyecekler.

Afiş: Sadi Güran

10 Haziran Çarşamba / 22.15

KadıköySahne  


21 Mayıs 2015 Perşembe

23 Mayıs @ Hayal Kahvesi Istanbul

Yasemin Mori, son albümü "Finnari Kakaraska" ile 23 Mayıs'ta Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde sahne alıyor.


 23 Mayıs
Cumartesi
22:00  
@
Meşelik Sok. No:10 Taksim

Bilet: 35 TL biletix

14 Mayıs 2015 Perşembe

19 Mayıs Gençlik ve Spor Şöleni Kadıköy

Yasemin Mori Kadıköy Belediyesi'nin düzenlediği 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında bir konser verecek


19 Mayıs Sa - 19.00

Mabel Matiz
Yasemin Mori
Pilli Bebek

*Etkinlik ücretsizdir.
Kadıköy Belediyesi Gençlik Merkezi
Kalamış Atatürk Parkı

12 Mayıs 2015 Salı

13-14 Mayıs @ Hayal Kahvesi (Ankara, İzmir)

Yasemin Mori, son albümü "Finnari Kakaraska" ile 13 Mayıs'ta Hayal Kahvesi Ankara'da, 
14 Mayısta Hayal Kahvesi İzmir'de sahne alıyor.

Ankara Hayal Kahvesi
13 Mayıs Çarşamba / 21.30
Bilet: 30TL biletix
Tepe Prime Eskişehir Devlet Yolu No: 266

*

İzmir Alsancak Hayal Kahvesi

14 Mayıs Perşembe / 22.00
Bilet: 39TL biletix
Kıbrıs Şehitleri Cad. No.107
Alsancak, Konak

9 Mayıs 2015 Cumartesi

Koç Üniversitesi MüzikFest'15

Yasemin Mori Koç Üniversitesi Müzik Kulübü'nün düzenlediği MüzikFest'15'de sahne alacak.


Müzik Fest '15 Festival Programı

11.05.15 Pazartesi

14:00 5NPS
15:00 Electrio
16:00 Geeva Flava
17:00 Koç Orkestra
18:00 Lopenstraat
19:00 Mr. Mina
20:30 Yasemin Mori

12.05.15 Salı

15:00 Silver Lake
16:00 Frothy Tune
17:00 BÜMKorkestra
18:00 Kırk'iki
19:00 Agency
20:30 Yok Öyle Kararlı Şeyler

3 Mayıs 2015 Pazar

5 Mayıs @ Boğaziçi Üniversitesi

Yasemin Mori, Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsü bahar şenliği kapsamında bir konser verecek


5 Mayıs Salı
Saat: 20.00
Necmettin Tanyolaç Salonu 
Boun Sarıtepe Kampüsü Kilyos

25 Nisan 2015 Cumartesi

Uzaklardan masallar anlatan kadın

 Yasemin Mori yeni albümü Finnari Kakaraska'da yine rengarenk, capcanlı iç dünyasını ortaya çıkararak, içimizi açtı. Fotoğraf ve röportajla o renkli dünyanın derinlerine indik.

Eylem Kaftan / kaftaneylem@gmail.com
Fotoğraflar: Barış ACARLI


 İlk albüm 'Hayvanlar'dan bu yana ne değişti?
 Eskiden kendimin çok önemli olduğunu düşünüyordum. Artık düşünmüyorum. Belki ego patlaması yaşamıştım. Çok alkış alınca 'evet böyle' diyosun. Bir topluluk olmasa bir değerinin olmadığını zamanla anlıyorsun.

Finnasi Kakaraska nedir?
 Kadın argosu sözlüğünde buldum. Anadolu'nun her yerine gidip kadınlarla konuşmuş yazarı. Kadınların kendi aralarında erkeklerle nasıl dalga geçtiğini keşfetmiş. 'Kakaraska', 'taa çok uzaklarda' demek. Albümdeki şarkılarda hep hikayeleri uzaklardan getirip birine anlatmak derdim var.

 Mistik bir hava yaratmışsın bu albümde..
 Şarkı yazmak bu güçlerle ilgili zaten biraz. Gerçek benliğinin ait olduğu yere dair bir akış var. Gözlerimi kapıyorum ve hayal gücüme bırakıyorum kendime. Kimliğim olmadan da anlamlı mıyım? Merak ediyorum.

Albüm aralarında kendini nasıl yeniliyorsun?
 Arada Gezi olayları oldu. O beni çok etkiledi. Dengemi, merkezimi bulmak için çok zorlandım o dönem. İçerde bir çığlık vardı ama sanki o çığlığın üstü kapanmaya çalışıldı.

 Bu albüm nasıl şekillendi? Masal ve mitolojik referanslar ağırlıkta.
 Masallar da ormandan, doğa anadan geliyor. Ormana gittiğimde burası beni kabul eder, doğa ana beni alır diye düşünüyorum. Atalarımızın genetik gücünü taşıyoruz. Eskiden kalma güçlü bir kaynağa ulaşıyorum.

 Bestelerini nasıl yapıyorsun?
 Loop yapan bir alet var mesela, looper. Ritm koyarak altyapı oluşturuyorsun. Şimdi trompet üflüyorum. Her gün 3-4 saat ona çalıştığım oldu. Miles Davis'in ruhu bende yaşıyor gibi hissettim. Onu dinlediğimde çıldırıyordum.

Mori soyadı Morrison'dan mı geliyor sahiden?
 Lisede çok etkilendim. Bana Yasemin Morrison diyorlardı. Sonra Mori oldum. Uzun pelerinlerle gezen tuhaf, punk bir kızdım.


 CAMA BİR MARTI KONDU VE HİKAYE BAŞLADI

Klibe tepkiler de gelmiş, neden?
 Ortamın muhafazakarlaşmasından ve insanların kendini daha değersiz hissetmesinden dolayı. Hayatımda böyle tepki görmedim. Bu klip için 'ne alaka?' diyorlar sanal ortamda.

 Peki Martı Jonathan ne alaka sahiden?
 Bir gün evde oturuyorum, baktım, bir martı cama sıkışmış. Biz komşumla 'bu martı Jonathan, bu uçacak' diye ona telkinlerde bulunduk. O uçunca 'Martı Jonathan uçtu' dedik. Onu hikayeye kattık.

Korhan Futacı ile birliktesin. Müzikal olarak nasıl besliyorsunuz birbirinizi?
 Tabii ki çok önemli bir destek Korhan varlığıyla. Birbirimize destek oluyor, anlıyoruz birbirimizi müzisyence. Değirmenlere karşı (gülüyor), yedi yıldır böyleyiz.

 TV var mı evinizde?
 Hayır, yok. Bir ara almıştık ama tamamen vaktimizi almaya başladı. Abuk subuk şeyler izlemeye başladık. 'Bu ne' dedik ve paldır küldür attık onu. Acayip bir alan açıldı. Şimdi birlikte resim yapıyoruz. Çocuklar gibi oynuyoruz. Naif bir yaşantımız var.

Korhan daha sakin galiba?
 Ben daha çocuksuyum. O daha olgun. Birbirimizi dengeliyoruz.

 Artık toplum aynılaştı...

İnsanın kendi çizgisini koruması zor mu?
 Seni senden başka kimse değiştiremez. Ama sanki birileri bazen bunu hatırlatmalı. Herkes seni yönlendirirken özünü kaybetmeyeceğini bilmen lazım.

Bu 'Oyna' şarkısı ve klibi nasıl oluştu?
 Klip için Faslı bir fotoğrafçının fotoğraflarından çok etkilendim. Biz de Türk Havası yaratabiliriz dedik. Martı Jonathan'ı da koyduk.

 Kim o?
Şu meşhur Martı Jonathan! Ona güzelleme yapılıyor. En yükseklere uçan, kural bölücü, toplum vasatlığa alkış tutarken, o parelel evrenlerde uçuyor. Toplumda onay görmeyen insanların ifadesi olsun istedim klipte.

Türkiye'de sokakta çok farklı tipleri göremiyoruz sanki!
 Eksiden konserlere çok farklı tipler gelirdi. Herkes aynılaştı artık. Kapitalizm ele geçirdi bizi. O yüzden videoda tuhaf karakterler olsun istedim.

Vatan

Nedir bu Finnari Kakaraska!

Rock müziğin sevilen seslerinden Yasemin Mori, uzun süredir üzerinde çalıştığı "Finnari Kakaraska"yı piyasaya sürdü. "İyi de nedir bu Finnari Kakaraska" dedik, buluştuk ünlü şarkıcıyla ve merakımızı giderdik.

Yasemin Mori, uzun süredir üzerinde çalıştığı albümü “Finnari Kakaraska”yı piyasaya sürdü. Bu kez öykü tadındaki şarkıları kadar albüm adıyla da dikkat çeken Mori’ye, kulağa büyü gibi gelen o iki kelimenin anlamını sorduk. İşte yanıtı: “Albüme isim ararken Kadın Argosu diye bir sözlük geçti elime, orada buldum bu deyimi… ‘Uzak yerler’ anlamına geliyormuş.”


Üçüncü albümünüz hayırlı olsun. Yalnız şarkılara, hazırlık sürecine falan gelmeden önce sormak istiyorum, nedir bu “Finnari Kakaraska” acaba?
– (Gülüyor) Herkes merak etti onu zaten… Arkadaşlarım bile soruyor “büyü mü” diye. Hikayesini anlatayım… Bütün şarkıları yazdım bitti, her şey hazır. Albümün adı ne olacak diye düşünüyorum. Elime “Kadın Argosu” diye bir sözlük geçti.
 

Kadın Argosu mu?
– Evet… Sadece kadınların kullandığı bir dil. Erkek taşlamaları gibi şeyler de var içinde sözlüğün. Finnari Kakaraska’yı da orada gördüm. Bu aslında bir deyim.
 

Anlamı ne?
– “Uzak yerler” demekmiş. Kulağıma çok güzel, bana çok enteresan geldi.


Alem “ne alaka” der diye endişelenmediniz mi?
– Valla başlarda doğru mu yapıyorum diye düşündüm, “kim aklında tutacak bu adı” dedim. Ama o ikişi kelime öyle bir yerleşti ki aklıma, albüm için başka isim düşünemez oldum. Ve kaldı öyle…


Gelelim albümün hazırlık aşamasına… Ne kadar sürdü şarkıları toplamak ve okumalar?
– Aslında hızlıca kotarılan bir proje. Sözlerimin hepsi hazırdı. Can Çankaya da çok iyi arkadaşımdır, buluştuk, yaptığım işleri gösterdim, hemen aranjeleri yapmaya başladı. O yüzden çok hızlı bitti. 1 yılda toparladık.


Şarkıların hepsi sana mı ait?
– İki cover şarkı var. Diğerleri bana ait.

Şarkılarınızı daha çok hangi ruh halindeyken ya da neredeyken yazabiliyorsunuz?
– Her yerde ve her ruh halinde olabilir… Ama şarkı yazmak entresan bir durum… Ben bile bazen kendi kendime şaşıyorum.


Neden?
– Ben şarkı yazmıyorum da şarkı kendini bana yazdırıyor gibi durum oluşuyor çünkü.


Aşk şarkıları peki?
– Aşkı bireysel olarak algılamıyorum. Müzik yaparken bile aşk yaşıyorum mesela… Seyirciyle bir araya geldiğimde de aynı şekilde aşka çok yakın bir duygu hissediyorum. Açıkçası aşkı bireysellikten çıkarmak için kendimi çok zorladım.


Neden böyle bir çabaya girdiniz?
– İlk albümü hazırlarken çok pis aşk acısı çekiyordum çünkü… Her şey tamamen aşka dayalıydı. O hisse o kadar kapılmıştım ki… Sonra durdum, “Ben ne yapıyorum?” dedim kendime. Aşk acılarının kadını oldum diye yedim kendimi. Oysa acı çekmek istemiyordum.

  
Sizin yazdıklarınız alışılmış şarkılardan çok farklı. Sanki şarkı değil de öykü yazıyorsunuz. Böyle bir yeteneğe sahipken hiç kitap yazmayı düşünmediniz mi?
– Evet, aslında olabilir. Zaten yazdığım çocuk kitapları ve onları basmak isteyen yayınevleri de de var. Bakalım, zaman bulursak yaparız.


Neden çocuk hikayesi?
– Bilmem, çocuk hikayeleri daha çok ilgimi çekiyor.

 


Bir anda parlayayım diye bir derdim yok
 

Müzik dersi almaya devam ediyorsunuz...
- Evet, çok da faydasını görüyorum. Bütün şarkıcılara tavsiye ederim.

Ne kadar sürecek bu dersler?
- Bence hep devam etmeli. İnanılmaz geliştirdim kendimi o dersler sayesinde. Ne kadar devam ederse o kadar iyi.

Müzik yolculuğunuzda, tam olarak hedefiniz ne?
- Bilmem ki, çok şey planlıyorum. Çok daha iyi bir müzisyen olmak istiyorum. Bunun için şan dersleri alıyorum, gitar çalışıyorum. Çok enteresan şeyler yapmak istiyorum.

Bu kadar çalışmaya, hak ettiğiniz değeri ve ilgiyi gördüğünüze inanıyor musunuz?
- Evet, çok ilgi gösteriyorlar sağ olsunlar... Zaten benim de bir anda şöhret olayım, parlayayım gibi bir derdim yok. Yavaş yavaş gideyim, uzun soluklu bir şeyler yapayım.



19 Nisan 2015 Pazar

Dada Dandinista (18 Nisan 2015)

Yasemin Mori, Okan Bayülgen'in sunduğu Dada Dandinista programına konuk oldu ve Oyna'yı canlı seslendirdi.


Programın tamamı>

 Yasemin Mori'ye performansında  Can Çankaya , Gökhan Şahinkaya, Barlas Tan Özemek, Ezgi Ayçe Kızıldere ve Hazal Kalaycı'nın yanı sıra davulda uzun süredir birlikte çalmadıkları Ediz Hafızoğlu eşlik etti.

Oyna canlı performans: 

18 Nisan 2015 Cumartesi

[İPTAL] 22 Nisan @ Semaver Kumpanya

Konser ileri bir tarihe ertelenmiştir!
 
Yasemin Mori, 22 Nisan'da gerçekleştireceği performansı ile Çevre Tiyatrosu'nda...

Yasemin Mori, kendine özgü şarkıcılığı ve şarkılarıyla insan doğasına dair alışılagelmedik hikayelerini anlatırken, folklorik öğelerle harmanladığı avant caz ve saykodelik rocktan etkiler taşıyan müziği ve büyüleyici performansları ile sahnede baş döndürüyor.

Yeni yayımlanan üçüncü albümü Finnari Kakaraska'yı, acının yaşam gücüne dönüştüğü, mazlumun kahraman olduğu, maddenin manevi olana vardığı, uzak diyarlarda düşsel ve gerçeküstü bir alem, bir gezegen olarak tanımlıyor.

Bu albümün kendine has sesinin oluşmasında büyük katkıda bulunan ve uzun zamandır beraber çalıştığı müzisyenler;

Can Çankaya / tuşlu çalgılar
Gökhan Şahinkaya / bas gitar
Berke Can Özcan / vurmalı çalgılar
Barlas Tan Özemek / gitar, vokal
Ezgi Ayçe Kızıldere / vokal
Hazal Kalaycı / vokal

bu konserde kendisine eşlik edecekler.

22 Nisan 2015 Çarşamba /20
Biletler: Öğrenci 35TL, Tam: 45TL
Çevre Tiyatrosu Kocamustafapaşa / İSTANBUL
Gişe Tel: 0212 - 585 59 35

SemaverKumpanya

13 Nisan 2015 Pazartesi

Dört Dörtlük Dört Albüm | Karga Mecmua

Tayfun Polat, karga mecmua'daki yazısında Finnari Kakaraska'ya yer vermiş: 


Yasemin Mori - Finnari Kakaraska
Yasemin Mori iki albümde hatrı sayılır ve özel bir takipçi kitlesi edindi kendine. İlk albümünde gündelik huzursuzlukları dile getiriş yöntemi çarptı müzikten önce. İkinci albümdeki müzikal genişleme, deneysellik ve söz yazımındaki ustalaşma takdire şayandı. Özellikle kadınlık hallerini, anaerkil bir dünya özlemi ve neredeyse pagan anlatılarıyla yazdığı birkaç şarkı (aslında bu albümde şarkı formunda çok az eser var) zihin açıcıydı. Şimdi üçüncü albümüyle müziğini bir üst seviyeye taşıyor Yasemin Mori.

Bu sefer Can Çankaya ile çalışmış Mori. Kangroove’dan tanıdığımız ama tuşlu çalgılar ve trompetiyle çoğu caz olmak üzere pek çok albüme, müzisyene albümlerinde, sahnelerinde destek olan yetenekli Can Çankaya, albümde tüm düzenlemeler ve prodüksiyonu üstlenmiş. Sahnede daha önce birlikte çalmışlardı ama albümü baştan yeni bir isimle yapmak tutturulmuş formüllere itibar edilmeyeceğini gösteriyor daha ilk başta.

Albüm Deli Bando’nun kaldığı ruh halinden devam ederek başlıyor. Açılıştaki “Ellerimin Karası” yeni bir Mori marşı olacaktır. “Bitli Kaptan” ve “Avcı”, ancak onun yapabileceği şarkılar. Albümün ortasında yer alan “Kadınlar”, biraz önce bahsettiğimiz pagan kadın ruhunu bir önceki albümün de üstüne taşıyor. “Finnari Kakaraska” sözünü bir kadın argo sözlüğünden almış Yasemin Mori. “Uzak yerler” demekmiş. Genelinde uzak yerlerden gelen uzak hikâyeler anlatılıyor albümde, usta işi düzenlemelerle. Ta ki son üç şarkıya kadar.

Albümün son üç şarkısı, pop müzik tarihimize geçecek üç çalışma. Önce Ajda Pekkan’dan bildiğimiz, sözleri Fikret Şenes’e ait “Gel”de, Yasemin Mori dilerse herkesin “diva”sı olabileceğini gösteriyor. Ardından gelen “Kim Var?” bir John Lurie film müziği de olabilir, gittikçe yükselen gerilimiyle bir Tom Waits albümüne de girebilir, ama memlekette bu ayarda bir pop yıldızının albümünde yer alamaz. Cesaret ister. Hele kapanış şarkısı “Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş”! Nazım Hikmet’in şiirine Mesut Cemil’in (Tamburi Cemil Bey’in oğlu ve ilk viyolonsel sanatçılarımızdan) bestesi, Yasemin Mori’nin piyano ve yaylılar eşliğinde, Tülay German’ı hatırlatan vokaliyle, böyle bir albümde hiç yer alamaz.

Ama varlar. Albümden yayınlanan ilk şarkı “Oyna”, bayağı bir eleştiri konusu oldu nedense? Ne bekleniyorsa Yasemin Mori’den? Beklesinler tabii de, sanki şimdiye kadar beklentileri karşılamak üzere müzik yaptı. (Haa, bu arada benim de beklentim yüksekti bu albümden. Deli Bando gibi bir albüm yaptıysan, bir pop albümüne free-jazz bile soktuysan, başka bir beklenti de yaratırsın.) Bence en iyi albümü bu Mori’nin. İnce elenmiş, çok sık dokunmuş, çok çalışılmış olduğu belli. Kim ne derse desin, kadın ne istediğini biliyor ve yapıyor. Tebrikler.


Karga Mecmua Nisan 2015 Sayı 92

http://www.kargamecmua.org/

8 Nisan 2015 Çarşamba

Konular, mekanlar sonsuz... | Babylon Dergi Röportajı

Röportaj: Cem Kayıran

Fotoğraf: Aylin Güngör

Stil: Ece Özel

Babylon Dergi Sayı 27 - Mart/Nisan 2015


Yasemin Mori, 2012 yılında yayınladığı ikinci albümü Deli Bando’nun ardından geçtiğimiz ay yeni albümüyle karşımıza çıktı. Edebiyat göndermeleri ve müzikal yeniliklerle dolu on şarkılık albüm, Finnari Kakaraska ismini taşıyor.

Albümün yayınlanmasıyla birlikte soluğu Yasemin Mori’nin yanında aldık, albümü masaya yatırdık ve Finnari Kakaraska’ya benzer şekilde, rengârenk bir fotoğraf çekimi yaptık!



Bana kalırsa ilk iki albümünden de izler taşıyan ama kendine has bir dil de geliştirebilen bir albüm olmuş Finnari Kakaraska. Parçalar nasıl bir ruh hâliyle, nasıl bir dönemde yazıldı? Albümün ilk parçacıklarını dinlerken kafanda canlanan hâliyle sona ermiş hâli arasında ne gibi benzerlikler, farklılıklar vardı?

Şimdi geriye dönüp düşününce şarkıları son derece keyifli bir hâlde, oyun oynar gibi yazdığımı fark ettim. Evde bilgisayar başında trompet, klavye ve loop processor ile sadece melodilerin akmasına, ortaya çıkmasına yarayacak altyapılar kaydedip sözlerle hayal gücüme sığınarak yaptım şarkıları. Sonrasında kaydettiğim eskizleri albümün prodüktörlüğünü yapan Can Çankaya’ya yolladım. Can her şeyden önce inanılmaz iyi bir dinleyici. Şarkıların gerek melodik yapısında gerekse sözlerinde gizli olan tüm şifreleri çözerek şarkının özüne inebiliyor. Can’ın bu özelliğine güvendiğim için onu düzenlemeler konusunda tamamen serbest bıraktım ve sonuçlar her defasında beni şaşırttı. İlk yaptığım demolardaki naif duyguyu koruyarak çok hassas tasarlanmış düzenlemeler yaptı, bu sayede bütün yaratım sürecinin izlerini şarkının en son hâlinde duyabiliyorsunuz.

Finnari Kakaraska’yı ilk dinlediğimde dikkatimi çeken detaylardan biri şarkılardaki “serbestlik” hissiydi. Özellikle vokallerinde ve ritmik katmanlarda bir salınmışlık var gibi geliyor bana. Bu aslında şarkı yazımında çok riskli bir unsur olabilecekken bütünlük fazlasıyla da korunmuş albüm genelinde. Senin için Finnari Kakaraska’yı en iyi tanımlayacak sıfatlar neler? Neden?

Şarkı yazarken kendimi bir hikâye anlatıcısı olarak görüyorum. Konular, mekânlar, sonsuz... Dolayısıyla serbest bir yazma tekniğim var. Bu serbest yazım tekniğini birebir olarak müziğime de uygulamanın peşindeyim, hissettiğin şey bu olabilir... Albümü en iyi tanımlayan sıfat “Finnari Kakaraska” bence. Orası benim düşünce dünyamda, öte diyarda bir âlem. Bu dünyadan izler taşıyor. İyi ve kötü arasındaki dualite orada da mevcut... Şen şakrak ama dramatik, mazlum ama cesur da. Orada maddeden manevi olana, taştan ruhani olana doğru durmayan bir döngü var. Dönüşüm çok daha hızlı olduğundan daha büyülü. Gerçeküstü bir dünya olduğu için daha az acıtıyor.

Albümün kayıt sürecinden biraz bahsedebilir misin? Nerelerde kimlerle yapıldı kayıtlar?

Deli Bando'dan beridir beraber çalıştığım Barlas Tan Özemek, Gökhan Şahinkaya, Berke Can Özcan ve Can Çankaya ile iki haftalık bir prova sürecinden sonra şarkılar kusursuz çalınmaya başlanmıştı. Hayyam stüdyolarında Can Aykal, Sinan Sakızlı ve Feryin Kaya ile 10, 12 günlük bir çalışma neticesinde Finnari Kakaraska'yı kaydettik. "Kim Var" ve "Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş"u ise daha sonra Babajim stüdyolarında kaydettik.


Finnari Kakaraska’nın prodüksiyonunda Can Çankaya ile çalıştınız. Can’la aranızdaki müzikal iletişimi, onun şarkılarına olan yaklaşımını nasıl yorumluyorsun?

Can’ın hem çok yoğun bir müzikal birikimi hem de yoğun bir duygu dünyası var. Şarkılarıma çok büyük bir nezaketle yaklaştı. Müzikal fikirlerimi koruyarak, hikayelerin ortaya çıkartacak düzenleme fikirleriyle geldi. Beni derinlemesine anladığını, söylediğim sözleri, anlattığım hikâyeleri özümsediğini düşünüyorum, müzikte bunun yansımalarıyla hep karşılaştım. Su gibi aktık.


Albüm isminden şarkı sözlerine bir çok edebiyat göndermesi dikkat çekiyor. Senin için şarkılarda yer verdiğin kitaplar, yazarlar ne ifade ediyor? Müziğin ve onlar arasında nasıl bir ilişki görüyorsun?

Çocukluğumun olayıdır okumak... Yazıyor olmayı da buna borçluyum. Hayal dünyamı canlandıran, beni toplumca kabul edilmiş değer yargılarından uzaklaştıran, gizli kalmış, insanların konuşurken ya da yaşarken ortaya çıkartamadıkları içsel, düşünsel bilgilere ulaşmak müthiş bir şey. insanın doğasını daha iyi tanımaya çalışmaktan zevk alıyorum.

Ellerimin Karası”nda beni yazmaya iten Andre Gide mesela, onun romanlarında hep günah çıkartılması gereken bir yüzleşme, bir itiraf vardır. “Bu gölgeler güneşin mürekkebi” sözünü ise direkt Appoloniare’den aldım...

Bitli Kaptan”da Halikarnas Balıkçısı’na selam ediyorum, Aganta Buruna Burinata! “Nedir acaba bu yıldızlar? Göklerde mısır, buğday patlatıyorlar galiba” dizelerindekine benzer bir espri var tüm şarkıda.

Önceki İki albümünün aksine, yeni albümünde tuşlu çalgıların biraz daha ön planda olduğunu söylemek mümkün. Seni bu değişikliğe iten ne oldu?

Rüyalarımda piyano çaldığımı görüyorum... Çok müthiş bir piyanistim başka bir paralelde. Beni açan, iyi hissettiren bir enstrüman... İlk albümde de piyanoyla çalışmıştım ama orada gitar sesi daha baskın kalmıştı... Can’la Dell Bando'nun ilk konserlerinden bu yana beraber çalışıyoruz ve piyano çalışına da hayranlık besliyorum. Albümü beraber yapmaya karar verdiğimizde piyano işin çok önemli bir parçası oldu.

Kapanış şarkısı “Kanatları Gümüş" sözleri Nazım Hlkmet’e ait olan bir şarkı. Ve albümde bir yaylı triosu ve piyano eşliğinde özel bir yorumla yer alıyor. Bu şiirin albümünde yer atmasına nasıl karar verdin? Genel olarak albümün konseptiyle nasıl bir ilişkisi olduğunu düşünüyorsun? 
Bu şarkıyı ilk duyduğumda günlerce aklımdan çıkmadı. Şarkının bir bölümü Nazım'a dair bir belgeselde geçiyordu, şarkıyı arayıp taradım ve sonunda bulduğumda söylemek cüretini göstermek istedim. Nazım Hikmet sözlerini yazmış aynı zamanda Mes'ut Cemil'in bir bestesi. Tanburi Mes'ut Cemil hem Türk müziği hem de Batı müziğine çok hâkim bir bestekâr. Döneminin çok ilerisinde. Evrensel tüm ruhlar birleşmiş âdeta bu şarkıda. Münir Nurettin Selçuk’un yorumunu tüm insanlığın duyması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu parçayı yapmak istediğimi söyleyince Can, şarkıya ruhunu üflemiş bu eşsiz sanatkârlara ithafen. şarkının orijinal yapısını bozmadan modern klasik müzik disiplininde bir düzenlemeyle ele aldı.



Bir de önceden Ajda Pekkan'dan duyduğumuz, sözleri Fikret Şeneş e ait olan “Gel"in yorumu yer alıyor albümde. Şarkıyı İlk kez dinlediğin zamanı hatırlıyor musun? Bu şarkının albüme giriş hikâyesi nedir?

2013'te bir ara Ajda ya fena takıldım. Durmadan şarkılarını dinliyordum ve sesine ve şarkı söyleyişine detaylıca kaptırmıştım kendimi. Gerçekten inanılmaz bir şarkıcı ve 70’lerde çok iyi kayıtlar yapmış. “Gel"'i de o dönem keşfettim, bayıldım şarkıya sonra konserlerde çalmaya başladık.


Albümün ilk klibl “Oyna Martı Jonathan" İçin çekildi. Fazlasıyla renkli ve hareketli bir kllp. Kllbln fikri kimden çıktı? Başka kllp fikirleri var mı hâlihazırda? Biraz ipuçları alabilir miyiz?

"Oyna MJ” geçen senelerde ilk albümü beraber yaptığım Emre Irmak'ın stüdyosunda
takılırken ortaya çıktı. Afrika müziklerindekilere benzeyen yuvarlanan sözlü bir vokal attım ortaya ve Emre nin çok hoşuna gitti ve o da bir şeyler kattı.

Albüm kayıtlarında Berke üst üste perkusyonlar kaydederek Afro Anadolu bir ritim altyapısı oluşturdu. Ülkenin durumu belli, karanlık hisler biraz dağılsın, biraz esneyelim istedim. Kahramanlaştırdığım Martı Jonathan’ı Gezi dirilişine katkıda bulunan insanlarla özdeşleştirdim. Kafamda dolaşan fikirler vardı... Oynayan, dans eden insanlar, sürekli değişen renkler, desenler ve kıyafetler, en az Martı Jonathan kadar toplumun dışında kalmış ayrıksı ve uçmayı bilen karakterler...

Günlerce klibi nasıl gerçekleştirebileceğimi düşünürken bir gece ansızın yönetmen arkadaşım Bora Tarhan’ın evinde buldum kendimi... O sırada Peru’dan henüz dönmüştü ve orada çektiği fotoğraflardan bir sergi yapmak için çalışıyordu. Fotoğraflarda Peruluların yaşam biçimi çok ilgimi çekti rengârenk kıyafetler, doğaya olan müthiş bağlılıkları, çocuklann dahi yüzlerindeki anlamlı bakışlar...Tum bunları görünce doğru yerde olduğumu anladım. O noktadan sonra Bora bütün projeyi üstlenerek en iyi takımı kurdu ve klibi çekti.

Albümü dinler dinlemez canlı performansının nasıl olacağına dair bir merak uyandı içimde. Hem “Kadınlar", “Bitil Kaptan" gibi yapısal olarak hareketli ve dinleyiciyi de İçine çekebilecek şarkılar hem de “Kim Var? ", Elim Tetikte" gibi daha farklı kompozisyon fikirleriyle, bir ses enstalasyonu gibi kurgulanmış şarkılar var albümde.
Konserlerle ilgili ne gibi ipuçları verebilirsin?


Canlı performanslarda seyirciyle aramda bir denge bulmayı çok önemsiyorum. Dinleyicinin katılımcı olduğu, şarkılara eşlik ettiği bölümlerle, daha sanatsal, müzisyenlerin kendilerini ifade ettiği, dışavurumcu ya da içsel bölümlerle harmanlamak, kendi dünyam ile hepimizin dünyası arasında bir köprü işlevi görüyor. Dahasını merak edenlerle konserlerde buluşalım...




5 Nisan 2015 Pazar

"Yasemin Mori’den hayranlarına unutulmaz konser"


 Bursa Nilüfer Belediyesi Kültür-Sanat Nisan ayı etkinlikleri kapsamında sahne alan Yasemin Mori, performansıyla hayranlarına unutulmaz bir konser verdi.

 Nilüfer Belediyesi Türk bağımsız rock yazarı ve yorumcusu Yasemin Mori’yi yeni albümüyle sevenleriyle buluşturdu. Uğur Mumcu Sahnesi’nde gerçekleşen konsere ilgi büyük oldu. Kendine özgü yorumuyla insan doğasına dair alışılmamış hikayeleri anlatan Mori, folklorik öğelerle harmanladığı caz ve rock müzikten etkiler taşıyan performansıyla sahne de baş döndürdü. Yeni çıkardığı üçüncü albümü Finnari’den birçok eseri de seslendiren Mori’ye uzun zamandır birlikte çalıştığı müzisyenler de eşlik etti. Yaklaşık iki saat süren konser boyunca hayranları sevilen sanatçıya eşlik ederken Mori, gecenin sonunda ayakta alkışlandı.
         CİHAN

1 Nisan 2015 Çarşamba

4 Nisan @ Bursa

Yasemin Mori 4 Nisan'da Bursa'da sahne alacak:

  

04.04.2015 / 20.30 
Nilüfer Belediyesi Uğur Mumcu Sahnesi 
Biletler: Konak Kültürevi, Uğur Mumcu Sahnesi, Nâzım Hikmet Kültürevi, Carrefour Alışveriş Merkezi ve Görükle/Yerleşim'den temin edilebilir. 


Adres: Ataevler Mahallesi, Yılmaz Akkılıç Caddesi Basın Kültür Sarayı Kat:2

29 Mart 2015 Pazar

3 Nisan @ Moda Sahnesi

Yasemin Mori, 3 Nisan'da Moda Sahnesi'nde.


03.04.2015 / 21:00
Bilet: 25TL > ModaSahnesi
 
Adres: Caferağa Mah.
General Asım Gündüz Cad.
(Bahariye Cad.)
Halil Ethem Sk. No.34/27
Kadıköy / İstanbul
 

Şölen Luppo Reklamı (N'olur)

Nolur Nolur Nolur, Şölen Luppo Sandviç Kek reklamında kullanıldı: 


21 Mart 2015 Cumartesi

14 Mart 2015 @ Salon İKSV

Finnari Kakaraska lansman konserinden fotoğraflar:


Fotoğraflar: Ali Gürel

Kadın Muhabbeti

“Finnari Kakaraska” geçtiğimiz hafta raflarda yerini aldı


Uzun zamandır ilk kez bir albümü dinlerken bu kadar heyecanlandım, hatta uzun zamandır ilk kez bir albümün tamamını dinleyebildim! Ve Kadıköy’de buluştuğumuzda gözlerime inanamadım; ben böyle bir enerji, böyle bir aura görmedim... 
10 şarkı boyunca bir fanusun içinde oradan oraya süzülmenizi sağlayan bir albüm bu. Yasemin Mori’nin hikâyeleri gibi, kendisi de “finnari kakaraska”dan sanki. Şarkı sözlerinde mabetler, yaratıklar, Poseidon’lar... 

Albüm karanlık bir masal gibi. 
Pozitif bir his de yok mu? Karanlik deyince üzüldüm şimdi, dunganga masalları gibi de değil. Karakterleri mitleştirmeyi ve onlar üzerinden dönüşüm yaşamayı çok seviyorum. O tiplemeler de tabii ki tekinsiz sularda. Hiçbir zaman çok basit yaşamıyorlar, denizin sonsuzluğunda var olmaya çalışan bir yaratık ne kadar tasasız olabilir ki? Tekinsiz bir taraf her zaman var. Avcı karakteri de öyle, tam bir modernizm eleştirisi.

 Nasıl bir hayat yaşıyorsunuz modernizmi eleştirirken? 
Bir önceki albüm döneminde alışveriş yapmaya son verdim. Çorap bile almıyordum. “Şu ana kadar var olanlarla hayatımı geçirmek istiyorum” dedim.

 Bunun sırrını ben de istiyorum!
Öyle bir kafaya ulaştım. Kafamda ahlaki çatışmalar yaşadım, sadece vererek yaşamak istedim. Müzik yapmak ve birilerine ulaştırmak için bile bir çarkın içinde olmayı reddettim. İzole olup üretmeye ve kendim için yaşamaya karar verdim bir süre.

‘KADINLAR ŞİFALI’

 İyi geldi mi? 
Farkındalık açısından evet. Ama tabii ki çok da zorladı beni. Köklerime dönmeyi araştırırken bunu şehri iterek yapamayacağımı fark ettim. 3. albümde geldiğim noktada sisteme isyan etmektense onun bir parçası olarak, gözlemci olarak onunla birlikte var olmak istiyorum. Mağarama çekilip yaşamak istemediğime ve başka şeylere de ihtiyaç duyduğuma karar verdim. Çünkü bu düzen ne kadar insanlara batan, zorlu tarafları olsa da iyiye doğru evrilmeye müsait. Şimdi bunun yöntemlerini arıyorum, her şeyle daha barışığım.

 32 yaşında, hâlâ muzip bir çocuk ifadesi var yüzünüzde. Kadınlığın neresindesiniz?
Kafamdaki kadın figürü ayakları yere basan, dünya hakkında fikirleri olan, hayatını kurma yetisine sahip bir figür. Toplumda kendisini kısıtlamaya çalışan engellere karşı var olmaya çalışan bir savaşçı aslında kadın. Derler ya “Kadın doğulmaz, kadın olunur”. Dişiliğini çok daha cesur bir şekilde yaşayan ve yansıtan kadınları çok seviyorum. Kadın kahkahasını da çok seviyorum, kadınların birbirine verdiği enerjiyi de çok seviyorum. 

Kadın demişken, albümde “Kadınlar” diye bir şarkı var. “Kadınlar gördüm elbise yok, sırları zehir gibi bana akıyor” diyorsunuz. Ruhsal bir “catfight” (kız kavgası) mı yaşandı?
 Hayır, tam tersi. Zehir ve yılan benim için iyi şeyler, olumsuz imgeler değil. Toplumda “Ne korkunç” denen her şey bende arkasına bakma isteği uyandırıyor. Orada bir kadının bütün çıplaklığıyla bir diğer kadına akıttığı zehirden, yani şifadan söz ediyorum. Erkeklerden bir yere kadar bir şeyler öğrenebiliyoruz. Biz kadınlar olarak birbirimize çok daha fazlasını aktarabiliyoruz. Kaçışımız yok, o zehri almak ve o farkındalığa ulaşmak zorundayız.

 Özlüyor musunuz Ankara’yı? Yoksa en güzel tarafı İstanbul’a dönmek mi? 
Kendimi hiç Ankaralı gibi hissetmedim. Ankara’da çok güzel zamanlarım geçti, bütün bağlarım orada. Şehrin o ayakları yere basan tarafından çok beslendim. Ama bir Balık burcu olarak denizin olmadığı bir yerde yaşamak istemiyorum. Olmam gereken yer İstanbul, burada çok iyi hissediyorum.

Peki ya çocukluk? 
Çok güzeldi. Edirne’de civcivlerle, yaramazlıklarla geçti. Annemler biraz salmış beni, hep kendi dünyamda yaşadım. Böcekleri çok severdim, ilkokulda herkes oynarken dağa tırmanıp toprakların arasında böcek arardım. O zaman karıncalara ve uğur böceklerine takıntılıydım. Solucan beslerdim.

‘Uzaktan hikâyeler getiriyorum’ 

Ne demek “Finnari kakaraska”? Bir büyü ismi gibi değil mi?
Albüm bitti, bütün şarkılar hazır. Sıra isim bulmaya geldi, bu da beni en zorlayan kısım. “Bu albümün ruhu ne?” diye defalarca sordum kendime. Sonra elime bir kadın argo sözlüğü geçti. Öylesine karıştırırken içinde “finnari kakaraska” diye bir şey gördüm, “uzak yerler” demekmiş. Bir anda kafamda ampul yandı. Çünkü evet, söz yazarken ve müzik yaparken uzaktan hikâyeler getiriyorum gibi geliyor. “Finnar” aynı zamanda ateş demekmiş Farsça, “kakaraska” da bir kuş. Hepsi bir şeyler çağrıştırdı ve albümün ismi bu olsun istedim. Önce “Bir tuhaf sanki, emin misin?” dediler ama sonra herkesin hoşuna gitti.  Kimse kolay kolay 10 şarkılık albüm yapmıyor artık. Bu zamanda çok zor bir şeymiş. Gerçi hep zor 10 ayrı şarkıya ayrı ayrı odaklanıp bir yandan zamanla yarışmak. Çünkü insanların beklentileri var. Ama diğer yandan albüm inanılmaz bir şey. Bitirdikten sonra bir film yapmış gibi, büyük bir şey ortaya koyduğunu görüyorsun.

Gizem Sevinç SELVİ / HT CUMARTESİ