24 Aralık 2013 Salı

Şehirde İnsanlar Birbirini Görmüyor

Sanatın tek amacının aslında farkındalık yaratmak olduğunu söyleyen Yasemin Mori: Tek istediğim şey, şehirdeki insanların birbirlerini görmesi ve bir şeyler paylaşmaları ve para dışında herhangi bir şey düşünmeleri

2008’de çıkardığı ‘’Hayvanlar’’ albümü ve albümden çıkan sıra dışı ilk videosu ‘Aslında Bir Konu Var’ ile tanıdığımız Yasemin Mori, 2012’de çıkardığı ‘Deli Bando’ albümünün ‘Hayvanlar’a kıyasla dinleme keyfinin daha yüksek olduğunu düşünüyor. Aslında küçük bir kitle 2005’te ‘Kings of Convenience’ konserinde ‘’I’d Rather Dance With You’’ şarkısıyla birlikte sahneye fırlayıp dans etmeye başlamasıyla tanınan Yasemin Mori’yle kırmızı kurnaz tilkiden Ankara’ya yolculuk yaptık, Venüs’te uyandık, Galata Köprüsü’nde kendimize geldik. 

»‘Kırmızı kurnaz tilki’ vurgusuyla kendine dair bir şey mi anlatıyorsun?
Halil Cibran’ın bir öyküsü var. Hikâyede tilki gölgesine bakıyor ve “bugün koskocaman bir deve yakalayacağım” diyor. Bütün gün çabalıyor, hiçbir şey yakalayamıyor ve akşam saatlerinde tekrar gölgesine bakıyor ve “bugün iyi bir fare yakalamaya bakacağım” diyor. Aslında o hikâyeyle bağlantılı bir şey. İnsanın o hırsı ve aslında olmadığı şeyi kendi kafasında çok büyütüp, kendini büyük zannetmesi ile ilgili bir şey. O dönemde yaşadığım zorlayıcı bir deneyimin ve benden çok şey bekleyen bir insana bir gönderme yapan bir şarkı.

»Biraz kendine referans aslında.
Evet. Ben aslında o olmuştum. Aşka düşerek ondan kurtulmanın hikâyesi. Sıfırlanmak gibi, tekrar ayaklarının yere basması. Seni düşürüyor ve düştüğü yerden çıkarıyor. Sonra da “seni gidi kurnaz tilki” diyerek dalga geçiyorsun.

»Üniversitenin sonuna kadar Ankara’daydın. Ankara-İstanbul kıyaslaması hep konuşulur. Sen nasıl bakıyorsun?
Beyoğlu’na ilk geldiğimde inanamamıştım. Buraya alışık olanlar kanıksamış durumda ama bu kadar yaşayan bir şehir görmek şaşırtmıştı. 90’ların sonunda farklı bir şey vardı; elektronik dönem, abartılı kıyafetler bir şenlik durumu... Ankara’dan İstanbul’a bakmak şehri gözünde efsaneleştirme durumu yaratıyor. Ankara daha saf bir ortam, hayat daha yavaş. Bozkır etkisi diye bir şey var. Hep büyük alanlar içindesin. İstanbul’da hep birey olmak zorundasın. Alanın daha küçük.

»İstanbul’un büyüsü kaçtı mı gözünde?

İstanbul’u seviyorum. Buradaki mücadeleyi ve şehrin dinamiklerini  de. Burası dünyada olmak isteyeceğim yerlerden biri.

»Sanattaki varlığın sadece müzik değil. Grafik tasarımı da okudun.  Biraz anlatır mısın resmin sende çağrıştırdıklarını?
Devam ediyorum ama müziği çok daha büyük hissediyorum. Ressam olunca müzik yapamazmışım gibi. Çünkü resim beni yere oturtturuyor. Tekrar nizama sokuyor. Onda da çok uçuyorum gerçi. Her şeyi birbirine katıyorum. Birisi çok daha soyut, diğeri nesnel bir şey. O ikisinin arasındaki iletişimi seviyorum.

»Biliyorum, çok sıkıldın ama bilmeyenler için Mori’nin anlamını bir kez daha anlatır mısın?
Bizimkiler Fatih’te yaşıyorlar yıllarca. Daha sonra Edirne’ye taşınıyorlar. Mori, anneannemin söylediği bir şey. Mori, kız çocuğu demek aslında. Seslenmek için kullanılıyor. Mori bu arada ‘koru’ demek Japonca’da.

»Jim Morrison var bir de.
Üniversite ‘yaseminmorrison’ diye bir email hesabım vardı. Beni çok sürüklerdi. Antik Yunan’dan, kızılderililer, bukelamunlar... O geçişkenlik beni çok etkiliyordu. Her şeye dönüşebilme hissi. O yüzden onu çok sahiplendim. Sonra albüm çıkarırken neden Yasemin Mori olmalısın diye düşündük.

»“Bu şehri kurallarından yıkıp / Özüyle yarın için baştan kuracağım baştan’’ diye bir sözün var ‘Sen Beni Sokaklardan Say’ şarkında. Birçok internet sitesinde “tam da benim kafamdan geçenleri yazmış” temelli birçok yorum okudum. Sen bir şehri kurallarından yıksan nereden başlardın?
Kendimi bir ateşleyici ve fütüristik olarak görüyorum. Ben bu albümü yaparken insanların bilinçlenip, bir şeylere uyanması gerektiğini ve artık “hayır” demesi gerekliliğini düşünüyordum. Şehrin insanları nasıl tükettiğini anlatırken her şeyin yukarısından bir bakış vermek istedim. Kimse bir şey demiyordu çünkü. Bir gün ‘Geronimo’ şarkısını yazdım. Bütün albüm aslında yaşadığımız sürecin bir özeti gibi olabilir. Korhan Futacı’yla çalıştım bu albümde. Onunla karşılaştığımda benle aynı dertleri hisseden ve benden çok daha yetkin bir müzisyenle karşılaştım. Barlas’ın da bize katılmasıyla beraber bir savaşa çıktık gibi hissediyoruz. Bütün albüm süreci boyunca bütün her şeyi yıkalım ve yeni bir şey sunalım diye çalıştık. Tek istediğim şey, şehirdeki insanların birbirlerini görmesi ve birbirleriyle bir şey paylaşmaları ve para dışında herhangi bir şey düşünmeleri.

»Farkındalık yaratmak peşindesin biraz da.
Tabii ki farkındalık yaratılmalı. Belki de sanatın tek amacı bu. Kural yıkmayı seviyorum ve buna karşı bir tutkum var. Toplumsal ve baskıcı herhangi bir durumu yıkmak istiyorum.

KADIN MÜZİSYEN DEĞİL MÜZİSYEN

»“Kadın müzisyen” nitelendirmesi hoş olmasa da son dönemdeki yoğunluğunu göz ardı edemeyiz. İyi kadın vokaller son dönemde epey fazla. Birbirinizden nasıl etkileniyorsunuz?
Yurt dışında PJ Harvey ya da Björk’ten bahsederken kadın vokal ya da kadın şarkıcı denmiyor. Müzisyen deniyor. Orada bir çiçeklenme olduğu için basın da böyle bir algı yarattı. Bunun sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa tabii ki kadınlar var. Onlar güçlü ve buradalar. Dikkat çekmek güzel ama böyle olmaması gerekiyor. Onun dışında hoşuma gidiyor bu canlılık. Gurur duyuyorum, daha üretken olmaya çalışıyorum. Ben çıktığımda çok fazla isim yoktu. İnsanın egosunu da törpüleyen bir durum, bu iyi bir şey. Kadınlar ayağını daha yere basıyor, daha cesur. Bir şeyi bekliyor sanki. Gezi gibi. Gezi de hep vardı aslında. O kıvılcımı bekledi.


EMRAH TEMİZKAN - BirGün

7 Aralık 2013 Cumartesi

Işığa Geldi Çocuklar (Teaser)

Yasemin Mori'nin yeni video klibi "Işığa Geldi Çocuklar" yakında!

Söz - Müzik : Yasemin Mori

Resimleyen - Canlandıran - Yöneten : Seha Can

İlk Gösterim : 13.12.2013 Cuma Saat:22:30
İKSV SALON 

3 Aralık 2013 Salı

13 Aralık @ Salon İksv

Yasemin Mori
13 Aralık Cuma
Nejat Eczacıbaşı Binası, Sadi Konuralp Caddesi, No:5 Şişhane, İstanbul



7 Kasım 2013 Perşembe

6 Kasım 2013 Çarşamba

Esrik Pagan Kadını | Sound Dergi Röportajı

"Deniz kenarındaki kulübesinde şifalı ilaçlar arayan, taşlar biriktiren, şemsiyesinin altında rengarenk kumaşlara sarınmış, adalara ve güneşe doğru hayal kuran, esrik bir pagan kadını."

Karşınızda Yasemin Mori...


S: Deli Bando sizin için ne ifade ediyor?

Y.M.: Deliliğin ve aşkın barındır­dığı tüm o taşkın duygulara en zarif biçimde ses vermeye çalıştık. Baştan sona akışkan, dinleme kon­forunun yüksek olduğu, renkli bir albüm yaptığımızı düşünüyorum. Hayvanlar albümüne nazaran Deli Bando'nun dinleme keyfinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum.


S: Kayıt sürecini öğrenebilir miyiz?

Y.M.: Kayıt düzenlemeler ve besteler neredeyse eş zamanlı yapıldı. Bilgisayar başında yapılan düzenlemeler üzerine yapılan akustik kayıtlar neticesinde son hallerini aldılar. Öncelikle bütün albümün akustik olmasını istedik. Bu, albümün genel sesinin ve ifadesinin çerçevesini belirledi, iyi ekipmanlar, iyi kayıt, iyi müzisyenler ve iyi düzenlemeler bir araya geldiğin­de duymak İstediğimize çok yakın bir sonuç elde ettik.


Yasemin Mori, tüm sözleri kendisine ait on şarkının düzenlemelerini Korhan Futacı ve Barlas Tan Özemek birlikte yaptı. Hakan Çimenot, Ediz Hafızoğlu, Özün Usta gibi çok değerli müzisyenlerin eşlik ettiği Bando’ya Boğaziçi Caz Korosu da eşlik ediyor.


S: Sizi kayıt sürecinde en çok zorlayan parça hangisi oldu ve neden?

Y.M.: Kesinlikle Üzerimde Kehanetin. Bu parça üzerinde ilk çalışmaya başladığımız parçaydı. Aramızdaki ortak dili belirleyene kadar beş ayrı versiyonu yapıldı.

S: Hangi stüdyolarda kayıt yapıp, kimler­le çalışmayı tercih ettiniz?

Y.M.: Albümün neredeyse tamamı Atölye'de kaydedildi. Mekanın bize alt oluşu zaman sınırlanması olmaksızın özgürce deneyler yapmamıza imkan verdi. Oradaki tüm kayıt­ları Korhan ve Barlas birlikte yaptılar, davul ve koro kayıtlarında Berk Kula da ekibe dahil oldu. Koro ve bir parçanın vokal kaydı Serhat Ersöz'le beraber onun stüdyosunda yapıldı.

S: Nasıl bir teknik ekipman kullanıldı? Tonlamalarda, mix ve mastering'de nele­re dikkat edildi?

Y.M.: Atölye kayıtlarında Joe Meek 2 chl. preamp. İngiliz el yapımı 4 chl. preamp. RME Fireface 800 ses kartı ve Pc kullandık, Bir dolu iyi mikrofon da tabii. Mix ve mastering işini ise olduğu gibi sevgili dostumuz Mike Nielsen üstlendi. Projeyi Mike'a teslim etme den önce ulaşmak isteğimiz sound'a yakın kabaca bir mix yapmıştık. Kafamızdakini Mike'a anlatmamızda bu premixlerin faydası oldu. Ve nihayetinde Mike harika bir iş çıkardı.


S: Bu albümü bir insana benzetirseniz, sizce nasıl biri olurdu?

Y.M.: Deniz kenarındaki kulübesinde şifalı ilaçlar arayan, taşlar biriktiren, şemsiyesinin altında rengarenk kumaşlara sarınmış, ada­lara ve güneşe doğru hayal kuran, esrik bir pagan kadını


S: Yaptığınız müzikle ilgili iç çatışmaları­nız oluyor mu zaman zaman? Oluyorsa nedir bunlar?

Y.M: İnsanın kendini geliştirmesi, kendinden daha fazlasını beklemesi çok doğal, sanat çok uzun bir yol. Yapılan her işten eleştirel olumlu / olumsuz bir çok bilgiyle ve yeni farkındalıklarla dönüyorsunuz, ilerliyorsunuz. Tabi ki zaman zaman insan iç çatışmalar yaşıyor ama bence önemli olan çok fazla çatışmadan, o en içteki sesi duyup dinlemek ve ona itaat etmek.


S: Bu piyasada en çok rahatsız olduğu­nuz şeyler neler? Sektörel sıkıntıların başında sizce neler geliyor?

Y.M.: İyi müzik konusunda kesinlikle sektörel bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Müzik çok eski ve doğru şekillerde yapıldığında spiritüel açıdan insanı zenginleştiren, iyileştiren bir olgu. Bu işi layığıyla yapan insanlar, bu işi sadece para kazanmak amaçlı gören kimseler tarafından piyasadan uzaklaştırılıyor, geriye çer çöp, uydurma sözler ve müzik kulağı biraz olsun gelişmiş bir insanın kesinlikle duy­maya tahammül edemeyeceği sesler kalıyor. Ben insanlara ve yaptığım işin benzersiz / iyi olmasına inanıyorum.


S: Ülkemizde her karşı duruş, şüpheyle karşılanıyor, herhangi bir muhalif duruş hemen samimiyetsiz olmakla suçlanıyor. Kendinizi nasıl bir konumda görüyorsu­nuz? Meseleleri olan bir müzisyen olarak, insanlara aslında tam olarak neyi vermek, ne anlatmak istiyorsunuz?

Y.M.: Muhalif olmak gibi özel bir çabam yok.

Ben sadece insani olan şeylere, özgürlüğe, doğanın öğretilerine ve kendi algılayışımı ifade etmek konusunda fazla hassas biriyim. Bundan sonra yapmak istediğim tek şey insanları kah dinlendirici, kah kışkırtıcı ama hepi topu mü­zikal şölenle eğlendirmek. Bir an olsun onları günlük hayat dertlerinden sıyırıp başka bir dünyaya taşımak, gelmişimizden, geçmişimiz­den insanlıkla ilgili hikayeler anlatmak, coşku ve sevgiyi yeniden hissettirebilmek

S: En büyük kor­kularınız ya da çekinceleriniz nedir kariyerinizle ilgili? Anlaşılmamak, sevilmemek sizi korkutur mu? Yoksa aşırı po­püler olup, herkesin sevdiği bir insana dönüşmek mi?

Y.M.: Kariyerimle ilgili pek bir korku yaşadı­ğım söylenemez. Key­fini çıkararak gittiğim güzel ve upuzun bir yol önümde. Bu aralar işin video kısmıyla ilgili daha fazla çalıştığım ve düşündüğüm bir zaman. Bunun dışında, basitleşmek, iyi şarkılar yazmak, yolu kendim ve dinleyicim için zevkli hale getirmek dışında pek bir şey düşünmü­yorum.

S: Şimdiye kadar mü­zikle ya da sektörle ilgili en çok canınızı ne acıttı? Hiç bırak­mayı, çekip gitmeyi düşündünüz mü?

Y.M.: Emperyalist düzenin bütün etkileri müzik piyasasında da kendini gösteriyor. İstemeden de olsa insanlar kendilerinden sırf bir orta yol bulabil­mek adına o kadar çok ödün vermeye alışmış­lar ki, gerçekten özden ve içten gelen hiç bir güdü kalmamış, bu beni en çok zorlayan şeylerden biri oldu.

S: Yasemin Mori üzüldüğünde, kendini nasıl iyileştirir?

Y.M.: Yaşadığım olumlu, güzel şeylere kafam­da geri dönerek, sevdiğim insanları düşünerek. Bu yüzden insanın olumlu hafızasını güçlendir­mesi ve oraya sürekli yeni güzel anılar kaydet­mesi gerekli.

Sound Dergisi / Ekim 2013

5 Kasım 2013 Salı

GittiGidiyor.com Reklam Filmi

Yasemin Mori GittiGidiyor.com'un yeni reklam filminin müziğini seslendirdi.

24 Ekim 2013 Perşembe

28 Ekim @ KadıköySahne

Yasemin Mori 28 Ekim akşamı KadıköySahne'de 
*illustrasyon: Korhan Futacı

22.00 @ KadıköySahne 
Osmanağa Mah. Osmancık Sok: 25E Kadıköy İstanbul.
 Bilet: 34 TL

20 Ekim 2013 Pazar

30 Ekim @ Nefes Bar Ankara

Yasemin Mori, 30 Ekim akşamı Nefes Bar'da sahne alacak. 


30 Ekim Çarşamba - 21.00
Bilet: 23.50 TL 
@
Sakarya Cad. No:25/A 
 Yenişehir Postanesi Karşısı Tüp Geçit Ayağı
 Kızılay/Ankara


14 Ekim 2013 Pazartesi

Uçurumlar (Klip)

Biz, Işığa Geldi Çocuklar için Seha Can'ın çizdiği ve kısa süre önce bir ön gösterimini gördüğümüz klibi bekliyorduk ki:  

Uçurumlar kliplendi...

Daha önce yayınlanan Uçurumlar'ın lirik videosu 


Yönetmen: Ezgi Kaplan
 Görüntü Yönetmeni: Baran Tokmakoğlu 
Kurgu - Renk: Ezgi Kaplan 
Prodüksiyon Asistanı: Seren Topaloğlu

13 Ekim 2013 Pazar

Gökyüzünün altında bir gece

Seha Can'ın sesi ve çiziminden Işığa Geldi Çocuklar'dan küçük bir bölüm. Klibi de ileride yayında olacak.

Gökyüzünün altında bir gece @SehaCano

6 Ekim 2013 Pazar

[İPTAL] 11 Ekim @ Beyoğlu Hayal Kahvesi

Yasemin Mori 11 Ekim akşamı ilk kez Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde!  

Yasemin Mori 
11 Ekim 2013 - 22:30 

Meşelik Sok. No:10 Taksim / İstanbul 
Beyoğlu Hayal Kahvesi

15 Eylül 2013 Pazar

21 Eylül @ Babylon İstanbul / MasterPeace Türkiye Lansmanı

Uluslararası barış organizasyonu MasterPeace Türkiye açılışını BM Dünya Barış Günü olan 21 Eylül Cumartesi akşamı Babylon'da yapıyor.

Geceye Social Inclusion Band, Yasemin Mori, Sattas, Naim Dilmener ve sürpriz isimler katılıyor. 

Gece aynı zamanda 21 Eylül 2014'te gerçekleşecek olan ve dünyanın her bir tarafından gelecek tanınmış isimlerin de yer alacağı büyük MasterPeace barış etkinliklerinin lansmanı olacak.

 

1 Eylül 2013 Pazar

13 Ağustos 2013 Salı

17 & 21 Ağustos @ Echo Bar



Kendine has bir tarzda şarkı söyleyerek yeni nesil kadın vokaller arasından ustaca sıyrılan ve birbirinden farklı tarzları harmanlayarak kendi sound’unu yaratan Yasemin Mori 17 ve 21 ağustosta Echo da.

 17 & 21 Ağustos - 23.45
Giriş: 20 TL
*
Atatürk Blv Liman Sk
 Kaş, Antalya

30 Temmuz 2013 Salı

Muşta - Ç.A.K Live (Video)

Muşta - Canlı Performans

Çıplak Ayaklar Kumpanyası / 15 Mayıs 2013

Çalanlar: Cem Yılmazer: Akustik gitar , Barlas tan Özemek: Akustik gitar, görkem Karabudak; Tuşlu çalgılar, can Ömer Uygan: Trompet, Gökhan Şahinkaya: Bas gitar

Video ekibi: Ezgi Kaplan, Dilek Aydın, Ulaş Erdoğan, Asena Bulduk
Kurgu: Ezgi Kaplan
Ses kayıt: Korhan Futacı, Berkant Kılıçalp

23 Temmuz 2013 Salı

Benim Hikayem - Blue Jean Röportajı

 ALTERNATİF MÜZİĞİMİZİN PARLAYAN YILDIZI YASEMİN MORİ, ŞAŞIRTICI HAYAT ÖYKÜSÜYLE KARŞINIZDA...
 
DOĞU YÜCEL



Ne zaman, nerede doğdun?

1982 yılında, İstanbul’da doğdum.

Büyüdüğün yeri, yaşadığın mahalleyi anlatır mısın biraz?


Çocukluğumda babamın işleri dolayısıyla çok fazla yer gezdik. 2-3 yaşıma kadar İstanbul’daydım, sonra Kıbrıs’a geçtik. Kıbrıs’taki evimiz bir çiftlik evi gibiydi; bağlar, bahçeler, kümes hayvanları ve kendi yetiştirdiğimiz domatesler içinde çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Sonrasında Diyarbakır’da bulundum. Orası da güzel bir deneyimdi. 5 ila 7 ya­şım boyunca Edirne’deydim ve en güzel çocukluk anılarım oradadır. Annemler İstanbul’a geri döndüklerinde daha elverişli olduğu için beni ananemin yanına Edirne’ye bıraktılar, onun o çok sevdiğim evinde kalmaya ve benimle ilgilenişine bayılıyordum. Camekan balkonda, kocaman leğenler içinde sularla parmaklarım büzüşene kadar oynamama izin verirdi, yan dairede yaşayan kız kardeşi ve onun kızı Güldehen’le geçirdiğim vakit dünyalara bedeldi. Çok kalabalık bir aileydik. Apartman ananeme ait olduğu için ailenin büyük kısmı aynı apartmanda oturuyordu; gelenler, gidenler, misafirler... Büyük masalar kurulur, giderek yükselen seslerle oldukça canlı bir yaşayış hâli olurdu. Aynı yaştaki kuzenimle dünyanın tüm yaramazlıklarını yapmışızdır herhalde, öyle çok anlatacak şey var ki... Harika bir çocukluktu.

Aileni, anneni babanı biraz tanıtabilir misin? Ne işle meşguller ve senin üzerinde ne etkileri oldu?

Annem öğretmenlik okumuş, THY’de satış şefliği yaptı uzun yıllar ve oradan emekli oldu. Herkesi etrafında toplayan, müthiş bir enerjisi vardır. Çok sevecen, sıcak ve güler yüzlü biridir. Babamsa çok ilginç bir karakterdir. Kendisi bir yandan askeri okula giderken bir yandan da Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi almış ve kafasında hep bu iki ayrı disiplinin çelişkisini ortalayabilmiş biri. Ve ablam, o olmasaydı hayat çok çekilmez olurdu. O kendi dünyasını bana kattı ve kişiliğimin gelişmesinde rol oynayan en önemli insan da odur. Müziğe bu denli düşkün olmamın sebeplerindendir. Spora, baleye, koroya getirip götüren, kendini adayan, dünyanın 7. harikasıdır. Yeğenim Lara da onun eseri. O neler yapacak merakla bekliyorum.

Nasıl bir çocuktun?
Her çocuk gibi oyun peşinde koşan, muzır, yaramaz... Sakin olduğum zamanlarda ise son derece hayalperest, kendi dünyama çok düşkün bir çocuktum.

İlk çocukluk merakların neydi?
Koleksiyon yapma çılgınlığım vardı... Peçete, düğme, misket, gazoz kapağı, pul koleksiyonu, eski para koleksiyonu yapıyordum. Çok heyecan verici bir uğraştı, şimdi 9 yaşındaki yeğenim Lara da maske koleksiyonu yapıyor.

Çocukken "Büyüdüğünde ne olacaksın?" diye sorduklarında ne derdin?
Bu çok uzun bir listeydi sanırım:) Şarkıcı, dansöz, bilim insanı ve astronot aklıma ilk gelenlerden.

Sporla aran nasıl? Hâlâ yaptığın sporlar var mı?
Sporla aram hep iyi olmuştur. Kuzenim sayesinde minicikken futbol oynayarak başladım. İlkokulda yüzmeyle devam etti, lisanslı yüzücü olarak 2 sene durmadan yüzdüm, bale yaptım, paten kaydım. Ortaokulda basketbol sevdasına tutuldum, okul takımında ve çeşitli takımlarda oynadım.

Çocukken sahip olduğun favori oyuncakların var mıydı?
Vardı, bir oyuncak bebeğimle yıllar geçirdim. Bir tane de çok sevdiğim oyuncak maymunum vardı, ismi Alex’ti.

Hafızanda yer etmiş bir "ilk hatıra" var mı? Yani hatırladığın ilk an...
En eski hatıram sanırım 2 yaşımdayken manavda üzüm yemek için elimi uzattığımda arı sokması... Çok ufak bir yaş olmasına rağmen o hatırayı en ince detayına kadar hatırlıyorum. Mekânı, kokuları, hissiyatı, kendi çocuk arabamı, annemin beni kucağına alışını, birçok insanın yüzünü, bana bakışlarındaki şefkati...

Çocukken "Bu çocuk ileride müzisyen olur." dedirten bir emare var mıydı?
İlkokuldan itibaren bariz bir şekilde güzel sanatlara olan yatkınlığım ortadaydı.





İlk okul, ortaokul, lise yıllarında nasıl bir öğrenciydin? Derslerin nasıldı? En sevdiğin dersler, en zorlandığın dersler vs. nelerdi?
Çok fazla okul değiştirdim... 6 yaşımda Edirne Şehit Asım İlkokulu'na başladım. 7 yaşında Ankara'ya ilk gittiğimizde mahalle okuluna devam ettim ve çok zorlu zamanlardı... 4. sınıfta bir operasyonla Yükseliş Koleji’ne transfer oldum. Sportif faaliyetlerde bir numara bir okuldu, ben de kendimi tamamen yüzmeye ve buz patenine verdim. Ortaokul hazırlıktan itibaren yetenek sınavlarıyla öğrenci alan, müzik ve resim konusunda daha kapsamlı ders veren bir okul olan Özel Bilkent Lisesi’ne gittim. Özel Bilkent, okul hayatımı şenlendiren ve beni farklı kılan yerdir diyebilirim. Bildiğimiz müfredat sistemini izlemiyorduk, özgürlükçü bir okuldu, araştırmaya dayalı bir eğitimdi. Resim, müzik ve spor en önemli alanlardı. Serbest kıyafet sayesinde kızlar pantolon da giyebildikleri için erkeklerden ayrılmıyordu ve bu bence çok önemli bir ayrıntıdır. Oldukça başarılı bir öğrenciydim. Lisede de yine bir değişiklik yaşadım ve üniversite sınavlarıyla uyumlu olan ODTÜ Lisesi ne transfer oldum. Lisede okul değiştirince normal sisteme hiç alışamadım ve derslerde kitap okumaktan başka bir şey yapmadım.

Üniversite hayatın nasıl geçti? Nerede veya nerelerde okudun?
Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde okudum. Düşünceyle, sanatla, üre¬terek, paylaşarak, müzikle dolu geçirdiğim, güzel senelerdi.

İlk aşk hikayen neydi?
İlk aşk hikâyem Özel Bilkent’teydi... Okulda son derece yetenekli, sempatik, komik, fırlama bir çocuk vardı... Bayılıyordum ona!:)

İlk ciddi ilişkini ne zaman yaşadın?
Üniversitede...

Aşk için yaptığın en büyük fedakarlık nedir?
Fedakarlık sayılır mı bilmem ama; kendimi bulmak için kendimden vazgeçmek...

İlk enstrümanın neydi? Nasıl almıştın?
Babamın Anadol’unu satıp karşılığında birkaç eşya alma hikâyesi vardır, o eşyalardan biri de ablam için alınmış Casio orgdur...
İşte onunla oynayıp duruyordum. Şimdilerde Görkem Karabudak, Kara Orkestrada çalıyor onu, çok mutlu oluyorum.

Hayatının dönüm noktası olarak gördüğün anlar var mı?
Albüm yapmaya karar verdiğim an...

KISA KISA

Favori kitapların? [Neil Gaiman "YILDIZ TOZU"]
[Thomas Mann "BÜYÜLÜ DAĞ" [C.P.Estes "KURTLARLA KOŞAN KADINLAR"]
Favori filmlerin? JIM JARMUS FİLMLERİ, "JODOROWSKI", "HOLY MOUNTAIN", "MERMAIDS"  
İlk satın aldığın albüm? Ablamdan kalma çok fazla rock ve caz albümü arasında büyüdüm, ilk aldığım albüm ise ACE OF BASE’inkiydi.
En sevdiğin bilgisayar oyunları?
“THE DAY OF TENTACLE" diye bir oyun vardı ben çocukken,uzay gemisiyle zamanda ileri geri gidebildiğin bir oyun...
En sevdiğin televizyon dizileri / şovları?
TV izlemiyorum.
Hangi takımı tutuyorsun?
BEŞİKTAŞ, birde İstanbul United :)
Dliğününde kimin sahne almasını isterdin?
Mulatu Astatke, Erykah Badu, Pharoah Sanders
Cenazende hangi şarkının çalmasını isterdin?
Ornette Coleman - 'Lonely Woman’ olabilir. "Our Roots Began in Africa" gibi dünya caz müziği seçkileri yapardım. Karmaşık duygular yaşamalarını isterdim insanların. Onları halden hâle sokabilmek, onlara ilham vermek, üzerken sevindirmek isterdim.


Peki hayatın boyunca başından geçen herhangi bir şeyi ya da aldığın herhangi bir kararı değiştirmek ister misin, istersen bunlar neler olur?
İstemem. Bazen uzun yolu kısa yollara tercih etme kararlarım vardır, kısa vadede yorucu ama uzun vadede hep faydasını gördüm. Hayatımdaki her olayın her rastlantının beni bu noktaya getirmesinden, düşünüş ve yaşayış şeklimden memnunum.



“BİZİ DOĞADAN VE BİZDEN BAŞKA KİMSE YÖNETEMEYECEK."

Geleceğe dair en büyük hayalin nedir?
Dünyanın daha iyi bir yer olduğunu, dünya üzerindeki insanların barış ve huzur içinde, daha özgür, daha uygar, daha yaratıcı, daha korkusuz olduklarını görmek... Hiçbir sistemin ya da dayatmanın insanlara boyun eğdirmeyeceği, insan onuruna layık bir yaşam tarzı... Farkında, aydınlık, uyanmış bireyler, doğa ile bütünlüğünü hisseden insanlar etrafında yaşamak, üretmek, etrafa ışık yaymak... Bugünlerde bu ortam oluşuyor, umarım filizlenen bu anlayış ormanlara dönüşecek ve bizi doğadan ve bizden başka kimse yönetemeyecek bir hâlde bırakacağız burayı. Benim için Dünyanın anlamı budur.

Bu aralar neler yapıyorsun, yakın vadedeki planların neler?
Gezi Parkı olaylarıyla ilgileniyorum... Değişimin, düzenin yanlışlarına olan isyanın bu denli toplumsal bir hal alması bence müthiş bir durum. Daha insancıl, demokratik, özgür ve yeşil bir dünya için birleşerek bu sesi çıkartabilmiş olmamızı hayranlıkla izliyorum. Hepimiz için çok fazla ders, çok fazla hayat var burada. Bununla beraber yeni albüme başlamak için sabırsızlanıyorum... Şarkılar, hikâyeler, tınılar hazır, tatilden sonra başlıyoruz.

"Deli Bando" albümüne yeni klip veya klipler gelecek mi?
Evet, ‘Işığa Geldi Çocuklar’ için Seha Can’ın neredeyse 8 aydır durmadan çizerek oluşturduğu harikulade bir animasyon video geliyor. Bir de ‘Muşta' için şahane bir fikrimiz var, Gezi olayları nedeniyle erteledik, başarabilirsek onu da yapacağız.


BLUE JEAN - Temmuz 2013

14 Temmuz 2013 Pazar

Akustikhane (Video)

Yasemin Mori Tv8'de Akustikhane programına konuk oldu.

Program öncesi minik bir röportaj:


Kendi şarkılarının yanısıra Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş adlı Nazım Hikmet şiirini ve Ajda Pekkan'ın Gel isimli şarkısını da seslendirdi.

Program Videoları:

Muşta #Akustikhane / Canlı Performans

Geronimo #Akustikhane / Canlı Performans


Deli Bando #Akustikhane / Canlı Performans


Arjantin #Akustikhane / Canlı Performans


Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş #Akustikhane / Canlı Performans

Dünya #Akustikhane / Canlı Performans


Adını Sen Koy (Venüs'te Uyandım) #Akustikhane / Canlı Performans


Gel (Ajda Pekkan Cover) #Akustikhane / Canlı Performans  

Akustikhane  #GarajKonserleri

12 Temmuz 2013 Cuma

Evden Uzakta

Daha önce Geronimo performansını paylaştığım Yasemin Mori ve Boğaziçi Caz Korusu'nun KınalıAda gününün tamamı.

NetD.com | Evden Uzakta 1. Bölüm
Muşta,  Geronimo, Venüs'te Uyandım,  Nolur Nolur Nolur Canlı Performans


"Long Way From Home" Istanbul Acoustic Sessions 

Yasemin Mori, Vokal
Barlas Tan Özemek, Gitar
Gökhan Şahinkaya, Bas
Berke Can Özcan, Perküsyon

Boğaziçi Caz Korosu
Şef: Masis Aram Gözbek
Koro: Nazlı Dönmez, Ceren A. Deral, Erkan Fidan, Kürşat Duygulu, Ozan Zencir, Hazal Kalaycı, Can Egesel, Ezgi Ayçe Kızıldere, Nilay Tezsay, Defne Mudun

Yönetmen
Levent Sevi
Yapımcı
Levent Sevi & Asena Bulduk
Ses & Mix
Yiğit Yemez
Görüntü Yönetmeni
Silvyo Behmoaras
Kurgu
Emir Yargın & Levent Sevi
Proje Asistanı
Selen Erkal & Korcan Atalay

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Akustikhane

Yasemin Mori 13 Temmuz Cumartesi saat 22.40'ta
Akustikhane'de

Zafer Yılmaz'ın sunduğu akustikhane Tv8'de

25 Haziran 2013 Salı

"Hiç ölmeyecek gibi nasıl yaşanabilir ki?" B:ra Dergi Röportajı


Yasemin Mori yıllar önce kendisini sahneye attığı Kings of Convenience konserinde başlayan gizli/gizemli yükselişi 2008 tarihli Hayvanlar albümü ile iyiden iyiye ivme kazanmıştı. Punk makamından deli dolu çalıyordu orada burada. Arkasından delisi kaldı, dolusu arttı ve yaklaşık üç yıllık stüdyo arasının ardından geçtiğimiz aylarda Deli Bando isimli ikinci albümüyle bu kez başka telden güzellikler getirdi bizlere.

Röportaj: Eray Aytimur
Fotoğraf: Gürcan Öztürk

Deli Bando'da delibozuk Yasemin'e Ediz Hafızoğlu (davul), Baran Say (kontrbas), Barlas Tan Özemek (gitar), Can Çankaya (tuşlu çalgılar), Korhan tutarı (soprano ve tenor saksafon), Hakan Çimenot (trombon) ve Ertan Şahin’den (suzafon) oluşan son derece usta bir cazcı kadrosu eşlik ediyor. Yasemin Mori ile 2011’in güneşli bir bayram günü iki deli olarak başlattığımız Deli Bando sohbeti 2013’ün karlı bir gününde son buldu. Tarihin en uzun zamana yayılmış bu röportajı da bir kez daha gösterdi, deliye her gün bayram.

Biz seninle en son geçen sene kasımda röportaj yaptık ama albüm çok sonra çıktı. Niye gecikti?
Gecikmedi. Her şey çok zamanında gidiyor. Piyasa içi bir şey döndürmek için o zaman bu zaman değil, her şeyin kendi zamanında olması gerektiğine inanıyorum. Kendime dönüşümümü sağlamam gerekiyordu Hayvanlar’dan sonra o çarkın içine girip bir albüm yapsaydım da olurdu ama ben bütün algımı başka bir boyuta taşıdım. Eğer insanların ilgisiyle müzik yapmaya devam edersem ne kendimi ne insanları değiştirebileceğimi anladım. Bu kadar el üstünde tutulurken ve pohpohlanırken "Bu değil, bu değil, bu da değil" diyerek albüm yapmaktan daha önemli şeyler olduğunu keşfettim. Bundan sonraki hareketlerim daha seri olabilir. Eskiden ürettiğim şeyin bende tam olarak dönüştürücü bir etkisi olmuyordu.

Gerçek müziğin insanlara ulaşması gerektiğini düşünüyorum. Müziğin olayı arayıştır.
Müzik bir derya ve düşün ki, sen bir yere tutunmuş orada duruyorsun. Oradan gitmemeye çalışıyorsun. Bunun müziğin doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum. Umarım insanlar o doğayı keşfeder.

O dönüşümle birlikte sound da değişmiş. Artık bu klasmanlar anlamsız ama bir müzik markete girdiğinde isimlerine en çok caz rafında rastladığımız müzisyenlerle çalıştın.
Caz da diyemeyeceğim de benim ve çaldığımız müzisyenlerin hayallerinin birikimiyle çıktı tamamen. O yüzden tek bir şey söyleyemiyoruz, rock veya caz gibi. Biraz kırma. O kadar çok şeyden besleniyorsun ki, bir noktadan sonra o beslendiğin şeylere referans verebilmek bile çok güç oluyor. Bundan sonra belki şunu denedim, bunu denedim diyebileceğim işler olabilir ama bu albüm onu yapan ruhların bu ana kadar biriktirdiği bir sürü şeyden yoğunlaştı.

Alternatif sözcüğüne nasıl bakıyorsun?
Ana akımın dışında kalan insanlar demeye çalışıyorlar alternatif derken. Ana akım başka itkilerle devridaim yapan bir şey. Ben onu sevmiyorum zaten, insanın kendi kendini değiştirerek evrenini genişletebileceğini düşünen bizim gibi insanlar ana akıma daha uzak kalmış oluyorlar. Belki bir noktada hepsi birbirine yaklaştığında ana akım o olacak. Gerçek müziğin insanlara ulaşması gerektiğini düşünüyorum. Müziğin olayı arayıştır. Müzik bir derya ve düşün ki, sen bir yere tutunmuş orada duruyorsun. Oradan gitmemeye çalışıyorsun. Bunun müziğin doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum. Umarım insanlar o doğayı keşfeder.

90’larda Türk pop onun da iyice laçkalaştığı zamanlarda sen miniktin. “Abone" dansı filan yapıyor muydun sen de?
Hiç farkında değildim vallahi Türk popunda neler olduğunun. Çünkü ablam konusunda çok şanslıyım Onun arşivinde Yellow Jackets’tan tut John Coltrane'e kadar her şey var. Benden 10 yaş büyük. Onun odasından sızan bir müzik vardı. Ben onun hayranı ve hastasıydım. Onlar genç, kızlar toplanıyor, gitar çalıp sevgililerinden bahsediyorlar. Ben tek başımayım yan odada kafayı yiyorum. Allah'tan paralel hatlar vardı da o paralelden konuşmaların dinlerdim. Ama bir ablanın yapmayacağı şeyler yaptı benim için. Ankara'nın o kar kışında dolmuş sırası bekler, beni koroya götürür sonra alırdı. Baleye götürürdü, çok kutsal bir insandır kendisi.

Albüme ismini veren parçadan biraz ayrıntılı bahsedelim yine, "Deli Bando" deli deli bir şey.
Albümün belkemiği gibi, ortasında çıktı "Deli Bando". Aslında çok önceden tasarladığım bir parçaydı ama doğru parçalar birbirini bulunca gerçek bütünlük oluştu, "Deli Bando" neredeyse bir günde çıktı. Evet, bir acayip oldu. Konserlerde çalmaya başlayarak şarkının esasına ulaştık. Benim de ikinci grubumla bir konserler serisi yapabilme şansım oldu kayda girmeden önce. Sahnedeki performansı kayda nasıl geçirebileceğimizi anlamak için iyi bir fırsattı. Benim bir yolculuğum, Korhan (Futacı) ve Barlas'ın (Tan özemek) ise ayrı bir yolculuğu var. O yolculuğun hangi noktalarda kesiştiğinin keşfini yapabilecek uzun zamanımız oldu. Bu şarkı nerede olduğumuz ve nereye gittiğimiz konusunda bir kırılma noktasıydı ve bundan sonra her şey daha kolay oldu. Hepimizin hayatını etkilediği için bu şarkıya ister istemez güvenmeliyiz.



Korhan ve Barlas’ın varlığı albümü nasıl etkiledi?
İlk albümün çıkışından beri müziğin ne ve nasıl olması gerektiği konusunda fikir alışverişi halindeyiz. Müziğin ustaları, püf noktaları ve çeşitli hassasiyetleri var. Onun ne olduğu konusunda gözümü açtıran onlar oldu. Benim bildiğim ama artık unutmaya yüz tuttuğum fikirleri tekrar canlandırdılar kafamda. Neden müzik yapıyorum? Bunun anlamı ne benim için? Müzik niye yapılır? Bu sanatın incelikleri neydi? Sanat, müzik ya da herhangi bir şey için onun özüne temas edip orada zaman geçirmen gerekiyor ki, devam edebilesin bu işi iyi bir şekilde yapabilmeye. İlk albümün son konser döneminde karakterim o kadar sivrilmişti ki, kendimle ilgili birçok şeyi değiştirmek zorunda kaldım. Çünkü süreci tıkayan bir şeydi.

Buna kendi aramızda "Aydınlanma Çağı" dedik ya, fikirlerinle birlikte dinlediklerin nasıl değişti?
Bir kere konsantrasyonum yükselince müzikler de büyüdü. Hep dünyadan müzikler dinliyordum zaten. Yine caz dinliyordum ama şimdi çok daha fazla algılayabiliyorum. Eskiden benim için bir oyun alanıydı.
Şimdi daha fazla analiz edip zevk alabiliyorum. Dinlemenin önemini kavradım. Açıkçası ben en çok caz dinliyorum ama caz derken esas siyahî müzikten hoşlanıyorum. Müziği en iyi onların anladığını düşünüyorum. Rock dinlemeyi bıraktım. Britpop, Britrock ve televizyonlarda gördüğümüz müzik biçimleri benim için değerini kaybetmeye başladı.

O müziği seviyorum, bu müziği seviniyorum diye biz dinleyici kanadında yorumlar yaparken peki sen hangi dinleyiciyi seviyor hangisini sevmiyorsun?
Herkes dinleyici olabilir. O müziği gerçekten yaşamak istiyor mu istemiyor mu? Aşırı derecede Amerika'da ve İngiltere'de üretilen müzikleri tüketmeye yönelik insan biçimi var. O bana çok sıkışık ve tekdüze geliyor. Benim de gençken sadece Britanya müziklerine zaman ayırdığım oldu. Cazın emprovize çalımlarına insanların yakın olması hoşuma gidiyor. Ben oralardan besleniyorum. Sahnedeki halime tavrıma, hayatıma yansıyor.

Bu söylediklerin albüme bir güzel yansımış.
İyiye ve güzele doğru gitmek isteyince oluyor. İnsanlar niye daha iyi hayaller kurmuyorlar? Saflıkla, iyilikle yapınca oluyor. İnsan çok enerjik bir varlık, çak güçlü. Müzik ise sonsuz. Benim asla ulaşamayacağım derya müzisyenler var. Onların farkı ne? Daha çok istemişler, uğraşmışlar. İyiye daha meyilli olmuşlar. İnsanların biraz iyi şeylerle kafaları doldurmaları gerektiği konusunda kendimde bir sorumluluk hissediyorum. Nereden bakarsan bak, en kötü haliyle bile insan inanılmaz bir kaynak. İnsanın çok değerli ve çok değersiz olduğunu Öğrenmesi gerekiyor. Korkulacak bir şey yok.

Hayvanlar albümü ortaya çıktığında rock insanı olarak tanındın. Bu albüm seni o hâlinle benimsemiş olanlarınla aranda bir mesafe yaratmayacak mı?
Sanmıyorum. Sonuçta rock kökenli biriyim. Cazcı değilim. Henüz insanların bilinç düzeyiyle ilgilenmem beni rock'çu yapıyor. Cazcı dediğin bunları aşmıştır. Müzikle ilgili çok farklı bir evrededir. Belki her şeyi çalarak değiştireceğini de bilir. Ben zaten nasıl cazcı olayım? O başka türlü bir yoğunluk. Ama caz çalan insanlarla birlikte olmak müziğin gerçeğine ulaşmak adına çok güzel.



"Muşta" epey sevildi değil mi?
"Muşta" canı yanan bir savaşçının hikâyesi gibi geliyor bana Aslında bu sürecin ne kadar zor olduğunu anlatıyor. "Yapamıyorum, niye böyle oluyor' demeden bu zorluğu yaşayabilmek... Ben depresyona çok meyilliydim. Yine çok etkileniyorum ama artık bir şekilde dengeleyebiliyorum. "Muşta" da bütün bu sürecin, "albüm yapmak kadar manyakça saplantılı bir dönem yoktur"un yansıması. Dünyaya kesinlikle adapte alamadığını dönemde hep müziğe bel bağladım. Müzik dışında çok arayışı olan biri değilim. Psikolojik olarak gereken sürece karşılık geliyor herhalde "Muşta". Zor bir şey ama bunu kaldırabilirim, daha iyisini yapabilirim hissi.

Görünüşe bakılırsa Erasmus'un ifadesiyle, güneşe fenerle bakanlarımızdan biri değilsin artık.
İnançların, aklın ve sağduyunun, değerlerin aynı anda hâkim olabildiği bir dünya düzeni gerçekleşecek mi bilemem ama insan bunu hiç değilse kendisi için isteyebilmeli. Konularımız ancak nasıl yönetileceğimizle ilgili değildir. İyiliğin özünde sadece âtıllık olmadığından birilerinin bahsetmesi gerekiyor ki, insanlar ne yapıyorsa yapsın.

Tam da buradan "Geronimo"ya geçelim. Serpil Barlas’ın bir zamanlar yaptığı Kızılderili içerikli muhabbetleri bir adım öteye taşırsak, Kızılderililer sence nasıl bir toplum?
Konuştuğumuz her şey "Geronimo’da gizli. Küçükken Saklıkent'e gitmiştik. Orada mükemmel bir gün geçirdikten sonra çıkıştaki alabalık çiftliğinde alabalıkların nasıl öldürüldüğünü gördüm. Ağlamaya başlayıp saatlerce süren bir olay çıkardım. Hayata ve insanlara karşı bir tepkim olmuştu böylece. Nasıl insanlar ne kadar çabuk unutuyor? Amerika'nın gerçek sahibi olan Kızılderililer son damlalarına kadar yok edildi. Ve tıpkı benim gibi, Amerika'da yaşayan birilerinin de her gün onları düşünüp titremesi gerektiğini düşünüyorum. Kızılderililer, hayvanların iyilik ve bilgeliğinin insanda vücut bulduğu topluluk. İnsanın o kadar güzel olması mümkün değil ama Kızılderililer bunu başarabilmiş. "Ah Obama" diye kendinden geçiyorsun, iPhone alıyorsun, Twitter'dan mesaj atıyor, yani kapitalizm içinde yaşıyorsun tamam, ama toplumların nasıl bu sistemlere girdiğini bilmek gerekiyor "Geronimo" bizim zorla içine çekildiğimiz savaşı temsil ediyor. Barışçıl bir toplumun bile elinde tüfekle resmedilerek düşürüldüğü ikilemin temsili "Geronimo". Ama onu öldüremezsiniz, çünkü o insanların kafasında yaşıyor ve saflığı anlatıyor. Benim kahramanım ve hepimizin de kahramanı olsun istiyorum.


B:ra - Bira Kültürü Dergisi - Sayı 3
Mart  2013

12 Haziran 2013 Çarşamba

Keşkeler Çirkin


İstanbul Bilgi üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi ile Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi son sınıf öğrencileri İstanbul, İzmir , Ankara, Bursa, Adana ve Samsun'da toplam 485 genç insan ile bir araya geldi, atölyeler yaptı ve her gençten cümle aldı. ''Keşkeler Çirkin'' Bu cümlelerden yola çıkarak Yasemin Mori ve liseli genç insanların imecesiyle doğdu. 

Müzik: Yasemin Mori, Barlas Tan Özemek ve Korhan Futacı
 Kayıt: 29,30. 05.2013 - Atölye

7 Haziran 2013 Cuma

Yasemin Mori & Boğaziçi Caz Korosu - Geronimo

Yasemin Mori'nin Boğaziçi Caz Korosuyla çıktığı Kınalı Ada gezisinden Geronimo... 

Yasemin Mori feat Boğaziçi Caz Korosu / Geronimo  (13 Ocak 2013)
Gitar: Barlas Tan Özemek
 Akustik bas: Gökhan Şahinkaya
Vurmalı çalgılar: Berke Can Özcan, Masis Aram Gözbek
ve Boğaziçi Caz Korosu

***

Yönetmen
Levent Sevi
Yapımcı
Levent Sevi & Asena Bulduk
Ses & Mix
Yiğit Yemez
Görüntü Yönetmeni
Silvyo Behmoaras
Kurgu
Emir Yargın & Levent Sevi
Proje Asistanı
Selen Erkal & Korcan Atalay

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Buğday için söylüyorlar!

Tüm geliri ekolojik yaşamı destekleme konusunda öncü projeleri hayata geçiren Buğday Derneği yararına kullanılacak olan 'Buğday İçin Söylüyorlar' konseri, 30 Mayıs 2013 Perşembe günü Ghetto İstanbul'da.
30.05.13 Perşembe - Kapı Açılış 19.30
Ghetto İstanbul - Biletler: 30 TL

Nejat Yavaşoğulları 
 Yasemin Mori 
Şehnaz Sam 
Sumru Ağıryürüyen - Utku Yurttaş 
KeKeÇa (Kendin Kendini Çal) ve BGST Dansçıları

21 Mayıs 2013 Salı

23 Mayıs @ Nublu


 Yasemin Mori 23 Mayıs perşembe akşamı Nublu İstanbul sahnesinde.

Yasemin Mori - 23.05.2013 // + SELEN dj set


*Bankalar Caddesi, Voyvoda Sokak 2/1 Karaköy Meydanı, İstanbul

18 Mayıs 2013 Cumartesi

MüzikA

Yasemin Mori bugün Ahaber'de Müzika programında Özlem İşiten'in konuğu oldu.
3 Şarkısını gitarda Barlas Tan Özemek, piyanoda Görkem Karabudak'ın eşliğinde canlı söyledi. 


Program Videoları: 

Muşta - Canlı Performans
Ahaber - Müzika (18.05.2013) 

Nolur Nolur nolur - Canlı Performans
Ahaber - Müzika (18.05.2013) 

Dünya - Canlı Performans
Ahaber - Müzika (18.05.2013)


  Programın tamamı: A Haber Web TV

16 Mayıs 2013 Perşembe

Neden Yasemin Mori'yi beğenmemiz gerekiyor? (Vogue Türkiye)

Müzik bir orman ve o ormandaki her canlıyı ayrı bir müzik türü gibi düşünün. Yasemin'in müziği de işte o ormandaki güzel bir köşe, ufak bir dere, kenarda bir şelale, bir gölet, yeşil ve mavi. 
 Fotoğraf: Emre Ünal

 Neden Yasemin Mori'yi beğenmemiz gerekiyor? Tamam, illa ki beğenmeniz gerekmiyor ama en azından yaptıklarını takdir etmeye başlayabilirsiniz. Maksat dünya görüşünüz açılsın. 
Yasemin'in çıkış klibini ele alalım (Aslında Bir Konu Var). Daha önce böyle bir parça dinlemiş miydiniz? Yapı olarak, söz olarak, videosundaki görsellik olarak? Dinlediğiniz şey neye benziyor? Bunları düşündüğünüz zaman Yasemin'in tüm işlerinde ilk günkü gibi yeni şeyler görmek çok sevindirici. Bu albümleri hangi tarza sokabilirsiniz?

    Yasemin'in yaptığı müziğin bence pek bir tarifi olmaması da müzik dinleyen insan için ayrı bir zevk. Neden derseniz şundan. Her tüketimde olduğu gibi müzik tüketiminde de bir noktada dinleyici olarak tarzlara ve türlere açık bir insansanız (yani gerçek demokrat gibi bir şey) hep aynı havaları dinlemek sizi pek kesmeyecektir. Tamam müzik dinleyicilerinin hepsinin güvenli bir limanı vardır. Ama müziği seviyorsanız yeni türleri de kucaklıyor olmanız gerekiyor gibi geliyor bana. Müzik bir orman ve o ormandaki her canlıyı ayrı bir müzik türü gibi düşünün. Yasemin'in müziği de işte o ormandaki güzel bir köşe, ufak bir dere, kenarda bir şelale, bir gölet, yeşil ve mavi. 

 Kaan Sezyum
Vogue Türkiye - Mayıs 2013

4 Mayıs 2013 Cumartesi

18. Roxy Müzik Günleri

Yasemin Mori 18. Roxy Müzik Günleri'nin ödül töreninde sahne alacak.


10 Mayıs 2013 - Kapı Açılış 21.30 
Biletler: 20 TL Sosyotix
* Ön Grup: Milankundura

2 Mayıs 2013 Perşembe

Soğuk Bir Bahar Günü / A Cold Spring Day

Dersim ’38 anısına / In memoriam Dersim ’38.
Ayşe Tütüncü'nün düzenlediği kolajı 48 müzisyen çaldı.
/ The collage arranged by Ayşe Tütüncü was performed by 48 musicians.

Soğuk Bir Bahar Günü / A Cold Spring Day

  Roca de usaria serde - Rojek sar a biharê
 Video: Ümit Kıvanç 

Müzisyenler: Ahmet Kenan Bilgiç, Ayşe Akarsu, Ayşe Tütüncü, Birol Topaloğlu, Burcu Yankın, Burhan Hasdemir, Çağatay Çoker, Deniz Koloğlu, Duygu Aydın, Duygu Sezgin, Emin İgüs, Erdal Bayrakoğlu, Erdoğan Emir, Eşref Ziya, Eylem Aktaş, Ezgi Elkırmış, Fırat Alkış, Fuat Alkış, Gökçe Gürçay, Hogır Göregen, İlkem Balseçen, Lara Narin, Maviş Güneşer, Mehmet Taygun, Mercan Erzincan, Merih Aşkın, Metin Kahraman, Miray Eslek, Mübin Dünen, Neval Ceren İlknur, Onok Bozkurt, Onur Yusufoğlu, Ozan Çoban, Özgür Akgül, Özgür Şahin, Richard Hamer, Sasun Estukyan, Sedef Erçetin, Semra Gürbüz, Serkan Emre Çiftçi, Sıla Gerbağa, Sibel Altan, Sinan İşvaroğlu, Sumru Ağıryürüyen, Timuçin Gürer, Uğur Senkeri, Yasemin Mori, Yeşim Tezgören. 

Kolajda yeralan parçalar: Gitme Hıdır'ım (anonim, Zazaca bir Kore ağıdı), Hızır (Şervan Barihas, deyiş), Gerçek Sevgili (Mehmet Ali Güler - Zele Mele).

Arjantin @ IF PERFORMANCE Hall (11.04.2013)

Yasemin Mori - Arjantin
 11 Nisan 2013 - IF Performance Hall konser kaydı. 
Yasemin Mori - Arjantin Canlı Performans

30 Nisan 2013 Salı

Vogue Dergi Mayıs 2013

Kaan Sezyum, Vogue Türkiye için Yasemin Mori'yi yazdı...
 
Vogue Turkiye / Mayıs 2013

 

27 Nisan 2013 Cumartesi

Bir Beyaz Balina (Video)


Vokal: Yasemin Mori
Tuşlu Çalgılar: Can Çankaya
Yan Flüt: Serdar Barçın
Gitar: Barlas Tan Özemek
Tenor Saksafon: Korhan Futacı
Bas Gitar: Gökhan Şahinkaya
Davul: Berke Can Özcan

Erekli - Tunç Studios 14.12.12


kapımda ekmeklerin, şarapların
bahçelerden kaçıyorum
yolum dimdik dağların kayalıkların üzerinden aşmam lazım
gidiyorum işte yolumun ardına varmam, seni bana katmam lazım
bir elim amuda
olan bitene tersten diri ve keskin bir bakışla
arıyorum içimde ışık tepemde rüzgar göğsümde bulutlar
bir beyazdım bir yaştım bir sendim bir gözüm kapandı
bir harikaydı yüreğimin safhaları
ilerliyorum bir düşün üstünde
kıpırtısız bir gökyüzüne yüzüm değdiğinde
saftım incecikti tenim şeffaftı rüzgar şefkatli bulutlar
her şeyi bir arada tutan bir titreşimin duygusu var
tüm görünenin tüm söyleyebilenin tüm olasılıkların ötesinde
hissediyorum işte...
içindeyim, her anın içindeyim öncesiz ve sonrasız gözlerinin içindeyim
âlemin seyrine daldım yusyuvarlak pencerelerimin önünden aktı yağmur, yağdı bulutlar
kırlangıçlar, ağustos böceklerinin bacaklarında kahkahalar
yosun tutmuş ağaçlarda kuzeyin izleri var
puslu buğulu büyülü bir orman kaplıyor nefesini her yanı ayakların çıplak
toprakla temastasın
varlığından hoşnut bir kertenkeleyle yarıştasın
seni kurtlar büyüttü sen ormanın çocuğusun
her anın içindesin bir büyünün içindesin, nehirle akıştasın
şimdi söyle şimdi söyle
akabiliyor musun nehirlerden?
bakabiliyor musun korkusuzca her ana gözlerin açık?
korkusuzca katlanabiliyor musun kudretli bir dağ gibi?
umarsız haykırışlar gibi
acıyan yaralar gibi
bakabiliyor musun gerçeğe?
konuşuyor musun tanrılarla özlerken uzak yerleri?
evin neresi?
evin nerde?
varlığını kırk bin geçiyor
sevebiliyor musun sonsuzca uçsuzca sınırsızca her şeyi kaplayabilecek denli ruhluca
bir nefes alıyorum senin en esaslı esanslarınla dolduruyorum
madem ‘ben’ bir maskedir ve onu takan maskaradır
madem gönüller en sıcak yerdedir oraya akan fırtınadır
madem aşk var madem yüklü bulutlar
madem her şey bizim için var
bir üst vardı üstümdeki göklerden bir uç bir sema...
ilk kimler anladı buluşmayı
 olduğundan daha başka olmayı hiç özlemez misin?
bir beyaz...
bir beyaz balina...
uçuşuyor köpüklerde ah görmem
bir kördüm bir gördüm 
gözüm açıldı bembeyaz...
bir beyaz uçuyordu göklerde.

24 Nisan 2013 Çarşamba

27 Nisan @ Peyote Eskişehir

   Yasemin Mori 27 Nisan Cumartesi Peyote Eskişehir sahnesinde olacak.

HOŞNUDİYE MAH. VURAL SK. NO: 35 TEPEBAŞI
 ESKİŞEHİR

DreamTV Ana Sahne (Video)

Yasemin Mori'nin 12 Mart tarihinde katıldığı ANA SAHNE programına özel performansları:

Muşta - Geronimo - Deli Bando canlı performans
12.04.13 Dream TV - Ana Sahne

19 Nisan 2013 Cuma

Deli Bando @ IF - Canlı Performans (Video)

Deli Bando @ IF 11 Nisan 2013
Deli Bando - Canlı Performans 11.04.2013 @ IF Performance Hall, Ankara
video: yaş tahta

12 Nisan 2013 Cuma

1. Taksim Gezi Parkı Festivali

Taksim Gezi Parkı için ayağa kalkıyoruz! 
13 Nisan Cumartesi, saat 18.00'da, herkesi Taksim Gezi Parkı'na bekliyoruz. Hem konserler eşliğinde eğleniyoruz, hem de parkımıza sahip çıkıyoruz! Sen de Taksim Gezi Parkı'na sahip çık, 13 Nisan Cumartesi günü Taksim Gezi Parkı'nda bizimle ol! 

Gündüz Sahnesi (12.00 - 18.00)
ENTEGRE Performans Grubu
KOMİK GÜNLER Müzik Topluluğu
SAMBİSTANBUL Perküsyon Grubu
AHMET BEY Müzik grubu
KABİLE Juggling Topluluğu
SAHNE HAL Tiyatrosu
ÇIPLAK AYAKLAR Kumpanyası
CANDAN BAŞ Dans Sanatçısı ÇETE Tiyatro Performans
İLKER KILIÇER Pandomim Sanatçısı

Akşam Sahnesi (18.00 - 24.00)
SATTAS REGGAE BAND - 18.00
KOLEKTİF İSTANBUL - 18.35
TAHRİBAD-I İSYAN - 19.10
BULUTSUZLUK ÖZLEMİ - 19.45
YASEMİN MORİ - 20.20
LUXUS - 20.55
KORHAN FUTACI ve KARA ORKESTRA- 21.30
YAŞAR KURT - 22.05
BÜYÜK EV ABLUKADA - 22.40
YOLDA - 23.15

40kişi Söyleşisi (Video)

Yasemin Mori IF Performance Hall konseri öncesi 40kişi söyleşi... 

11 Nisan 2013 Perşembe

Uçurumlar (Lyric Video)

Uçurumlar - Lyric Video

40Kişi Söyleşisi

Yasemin Mori IF Performance Hall konseri öncesi 40kişi'ye konuk oluyor, internetten canlı yayınlanacak söyleşide soruları yanıtlıyor...


11 Nisan Perşembe
 20:15

3 Nisan 2013 Çarşamba

11 Nisan @ IF Performance Hall

Yasemin Mori, 11 Nisan Perşembe akşamı IF PERFORMANCE HALL sahnesinde. 
 11 Nisan Perşembe - 00.30
 Bilet: 20 TL
 Tunus Cad. 14/A Kavaklıdere ANKARA