18 Temmuz 2008 Cuma

Ben Bir Hikaye Anlatıcısıyım...





Yasemin Mori 26 yaşında.Ankara doğumlu.İlk albümü "Hayvanlar"daki söz ve bestelerle birlikte,grafik tasarımları da kendine ait. Mori, Şarkılarında canını yakan ve kendini sinirlendiren şeyleri anlatıyor.Sahneyi seviyor,çünkü söylemek istediklerini sahnede daha anlaşılır bir hale geldiğini düşünüyor.Albümünü yaparken kendini toprağın altına gömmüş gibi hissettiğini ve derdini oradan anlatmak istediği söylüyor. Az ışıkla yaşamadan güneşin değerini bilememenin ne menem bir şey olduğunun da farkında. İşte anlattıkları...


-Müzikle ilişkiniz ne zaman dinlemekten öteye geçti, yani ne zaman müzik için harekete geçtiniz?

Ben aslında Queen'in "Bohemian Rhapsody"sini dinlediğimde bu kırılmayı yaşadım.Ortaokul yıllarında ablam kaseti bana getirip "bunu dinlemelisin" dediğinde onun heyecanına anlam verememiştim, dinlediğimde ise her şey değişti.Melodinin geçişleri, sözleri,armoninin rengi her şey harikaydı... Mucize gibi bir şarkıydı, yani her şey onunla başladı.Müziğe kapıldığımı anlayan babam da bana bir org aldı. Lise yıllarında müzik grupları kurup yola devam ettim. Zaten lisedeki o heyecan devam ederse albüme kadar uzanabiliyor ya da orada bitiyor.

-Üniversitede grafik tasarım okumuşsunuz. Görsel yaratım da kendini ifade etmenin farklı bir yolu. Müzikle teması nasıl?
İkisi de bakmaya ve görmeye zorlayan şeyler, birbirlerini tamamlıyorlar.Dinlemek,bakmak, bakıp da görmek, görüp de yorumlayabilmek ikisini birbirine yakın tutuyor.

-Dinlemek de bir bakıma görsel bir süreç.
Müzik kafanızda bir resim çizer ve siz o resime göre duygulanırsınız.Müzikal hikayeyi görsel olarak ifade etmek ona anlam katmaya başlıyor.

-Sesiniz buğulu,melankolik ve yoğun,ama masum bir yakarış da değil.Müzikteki derdiniz ne?
Dertsiz hayatlar yaşamıyoruz.Doğu,Batı,sağ,sol,sen,ben,biz,öteki derken hepimiz taraf oluyoruz.Taraflar birbirinin üstüne çıkıyor,boğuyor ve yoruluyor.Müzik de bu çarpışmada bir çıkış yolu,o çatlaktan çıkan bir ironi... Ben ise nelerden canım yanıyor , neler beni üzüyor ve sinirlendiriyor bunların derdine düşüyorum.

-Yaratıcılık marazdan doğuyor,ama sizin şarkılarınızda hiciv var.Çıkış parçanız " Aslında bir konu var", zor ve söylenmek istenmeye konuşmalardan önce gelen bir başlangıç cümlesi.O şarkıda neyle çatışıyorsunuz?
Aslında klibin kurgusuna pek çok konu oturabiliyor, ama benim üzerinde durduğum "bir" olmak, yani kendine ait kalabilmeli.Tüm sıkıntılarımız, acılarımız yaşadığımız için var.Bazen bunun da yeterli olduğunu düşünüyorum.şarkılarımda hayatımızı dengede tutmaya çalışırken nasıl yorulduğumuzu anlatıyorum. Sözlerdeki içsel kısımlar da kendimle ilgili derlerin yaması.

-Melodiyi sözlere mi yazıyorsunuz enstrümanla mı?
Bazen çok belirgin bir şekilde sözlerle yazıyorum, iyi bir armoniyi sonuna kadar getirebiliyorum.Sanırım en iyiler,en kolay anlaşılanlar, plan yapmadan ansızın gelenler oluyor.
Müziği parça parça yazınca kimyası çok karışıyor.

-Albümün adı "Hayvanlar" , ama anlatmak istediğinizin karşılığı bu değil sanırım.
Albümü yaparken kendimi toprağın altına gömdüm gibi hissettim, oradan bir şey söylemek istiyordum. Toprağın biraz altında, azar azar sızan güneşi görerek bir şeyler yazmaya ve anlatmaya çalıştım. Toprağın altına girmeden o ışık sızıntısının değerini bilmiyoruz.Bunları kişiselleştirmek anlamlarını biraz küçültüyor.Zaten benim nasıl bir yolda olduğum değil de yolun kendisi üzerinde bir çaba bu.

-Peki sahnede olmak nasıl?
Sahne başka bir yer.Tiyatro gibi ,ama canlı,her seferinde farklı bir oyun var, tepkilere ve doğaçlamalara açık. Sahnede ne dediğim daha anlaşılır bir hale geliyor. Zaten şarkıları canlı söylemek çok farkı .Ben zaten kendimi hikaye anlatıcı olarak görüyorum şarkılarım da müzikli hikayeler...

Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet

Gazete scani için YaseminMori.org'dan erik'e teşekkürler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder